Bangkok Havaalanı |
Uçaktan modern bir havaalanına indik. Vize olmadığı için kısa bir pasaport kontrolünden geçtik, valizlerimizi aldık, terminalin çıkışına gittik. Ama bizi orada karşılayacak yerel tur henüz gelmediği için uzun bir süre beklemek zorunda kaldık. Bu turun tek aksaklığıydı diyebilirim.
Beklerken önce Euro bozdurduk. Havaalanı Euro bozdurmak için kötü bir yer olduğundan sadece 50 Euro bozdurduk. Bu da epey para yapıyor aslında. 1,5 liraya kola içince anladık. Beklediğimiz yerde bir turizm bilgi bürosu vardı. Oradan harita alıp şehri etüd ettik J
Nihayet otobüsümüz gelince her blogta okuyabileceğiniz gibi binerken yerel kıyafetli bir kadınla poz verdik, sonra otelde bunları bize sattılar.
Bangkok ile ilgili en büyük izlenimim para J Her şey ucuz evet, ama elin sürekli cüzdanında... Sürekli para konuşuyorsun, pazarlık yapıyorsun ve bir şeyler alıyorsun. Avrupa’da gezerken 1 metro bileti, 1 müze kartı ile tüm etkinlikleri yaparken burada foto çekmek istiyorsan para, onların çekmesini istiyorsan ayrı para, yok onun basılmasını istiyorsan ayrı para... Pazarlık ise ayrı konu... Ben sevmem, sıkılırım... Sırf bu sürece girmemek için az alışveriş yaptım diyebilirim.
Wat Tramit Tapınağı |
Neyse gelelim Bangkok’a... Turda aslında 16 kişiyiz, ama ilk 2 gün ETS’nin başka bir turu ile beraberiz. O nedenle yaklaşık 1 otobüs adamız. Yusuf bey (rehberimiz, hatırladınız mı J) güzel güzel anlatarak bizi ilk durağımız olan Altın buda tapınağı (Wat Traimit Tapınağı). Burası çin mahallesinde. 7 eleven her yerde bu arada. Biz de tapınağı gezip bir 7 eleven'a attık kendimizi. Abur cubur aldık.
Yatan Buda |
Yine çin mahallesinin içinden geçerek bir diğer tapınağa, bu sefer Yatan Buda’ya gittik.
Bu arada Bangkok’ta trafiği gitmeden önce her yerde okuyoruz. İstanbul’un trafiğinden beter yazıyor heryerde. Ama biz çok az girdik bu trafiğe. Gidişimizin ve 3 günümüzden 2’sinin haftasonuna gelmesi büyük avantaj oldu.
Trafikten bahsetmişken taksilerden de bahsedeceğim. Çok ucuz! İnternette taksicilerin nasıl kazıkladığı, nasıl dolaştırdığı vs anlatılıyor hep. Biz hiç dolandırılmadık (Haritalar sayesinde biliyoruz) ama dolandırılsaydık bile sanırım 7 lira değil de 9 lira verirdik. Bu kadar ucuz taksilerin olduğu yerde dolandırılacak mıyız diye kaygılanmaya gerek yok.
Neyse, turumuza geri dönelim... Yatan Buda’yı da gezdik. Bu arada tüm tapınaklara cami gibi ayakkabı çıkararak girmek gerekiyor. Kıyafete de özen göstermek fazla açık giymemek gerekiyor. Tapınaklar çok renkli çok gösterişli. Budizm sade bir din değil miydi yahu? Yatan Buda’nın olduğu tapınağın bahçesi çok güzel. Huzur verdi bana.
Sonra biraz daha otobüsle şehir turu... Artık çok acıktığımız için bir McDonald’s’ın önünde durduk. Köftelerin kokusu biraz farklı sanki?!
İstikamet otel. Montien Riverside. Çok merkezi bir otel değil, ama güzel. Şehrin içinde olmak çok önemli değil zaten, taksi olduğu sürece... Ama biz çok otelde vakit geçiremeyen insanlarız, yürünebilir bir yol olsaydı bari, orada oyalanırdık dedik...
Otelde biraz oyalandıktan sonra akşam yeniden tur ile buluştuk. Meşhur Thai masajından yaptıracağız. Lüks bir masaj salonuna gittik. Sıramızı beklerken yine bir 7 Eleven’dan aburcubur alarak akşam yemeğimizi yaptık.
Masaj 2 saat civarında sürüyor, 800 baht. Yani 50 lira. Masaj çok güzel ama sanırım benim beklentim çok yüksekti, o kadar da rahatlamadım. Yine de güzel bir tecrübe denemek lazım. Bize verdikleri pijama benzeri pazen kıyafetleri giyip bize masaj yapacak kadınları bekledik. 2 kişilik küçük bir oda. Kadınlar geldi, önce ayaklarımızı yıkadı. Sonra ışıklar kapandı ve serkan’la bana senkronize bir masaja başladılar. Ben ahhh uff dedikçe de güldüler. Pek yavaş bir masaj değil, epey bir hırpalıyor J
Oradan çıkınca otelimize gittik. İlk gün bitti. Yarın merak ettiğim Yüzen Pazar var. Sabah erken kalkacağız.