Turda tanıştığımız şirin Tuğçe ve Simruy ile birlikte sabah buluşup önce saraya gitmeye karar veriyoruz. Sabah erken çıkmamızın iki önemli gerekçesi var, hava çok sıcak ve sarayın çok kalabalık olduğunu duymuşuz. O nedenle ucuz taksiye binip sabah 8.00 gibi otelden ayrılıyoruz.
Saray |
Saray |
Saray'da nöbet değişim törenine rastlıyoruz. |
Saray bana gerçekten disneyland'ı hatırlatıyor. |
Saray 'da açılıyor ve giriş için bir dress code var :) En azından yarım kollu giyinmek, tayt gibi vücudu saran şeyler giymemek gibi koşullar var. 8.30'da saray açılıyor. Ve biz ilk ziyaretçilerdeniz. Ancak az önce bahsettiğim kıyafet yönetmeliğine takılıyoruz, o nedenle kızlar bizden ayrılıp taytı kapatacak bir şeyler aramaya gidiyorlar. Giriş 400 baht ve bu orası için cidden iyi para :) Kişi başı 25 lira gibi düşünebiliriz.
İçerisi cidden ihtişamlı. Yine de burayı görmeden Bangkok'ta orayı görmezseniz geziniz eksik kalır diyenlere inat ben o kadar da etkilenmedim. İçeride zümrüt buda ve kralın sarayı var. Ama sanki disneyland. O kadar renkli ve o kadar masalsı...
İçeride yaklaşık 1,5-2 saat kalıyoruz, ancak güneş yavaş yavaş zorlamaya başlıyor. Bu arada içerisi son derece kalabalık olmaya başlıyor. İyi bir saatte geldiğimize hükmedip saraydan ayrılıyoruz.
Bir sonraki durağımız Wat Arun'a gitmek üzere çabalamaya başlıyoruz. Benim kitabı bilgim iyi (hangi iskeleden neye bineceğiz vs) Kocamın ise harita bilgisi. Biz bu iki bilgi ile inatlaşırken adamın biri yanımıza yanaşıyor, hemen nerdensin, Aaa HAsan Şaş falan deyip bizi yanlış tarafa yönlendiriyor. Meğer onun turlarının olduğu tarafmış o. Daha önce Wat Arun'a gitmek için ödenecek paraları bildiğim için turun bu kazığını yemiyoruz. biraz yol yürüyerek şehir hatları vapuruna biniyoruz :) Bu sandal (!) nehrin iki yakası arasında gidip geliyor. 3 dakika falan sürüyor nehri geçmesi. Yine de o sıcakta tekne ile karşıya geçmek hoşumuza gidiyor.
Ancak Wat Arun'a gidince içeriye girmiyoruz. Daha ziyade oradaki hediyelik eşyacılarda takılıyoruz, biraz dinleniyoruz, şu fotoğrafları çektirip bolca eğleniyoruz.
Bir süre sonra oradan ayrılıp artık bu sıcakta bir alışveriş merkezine gitmek lazım diyoruz. Yine taksiye binip bu sefer Siam Paragon'a gidiyoruz. Bu dün gittiğimiz alışveriş merkezine göre daha lüks bir alışveriş merkezi. Önce Alışveriş merkezinin içindeki bir italyan restauranına yemek yiyoruz. (Pomodoro) ve son derece memnun kalıyoruz.
Yemekten sonra da Siam Ocean World'e gidiyoruz. İçeride çok keyif alıyoruz. Yalnız içerisi ne kadar güzelse 4D sineması da o kadar kötü. Boşuna vakit kaybettik.
Sonrasında MBK isimli alışveriş merkezine gidip biraz dolanıp biraz da vakit geçirmek için Gateaux House isimli bir zincir kahveciden kahve içip tatlı yiyoruz.
Oyalanma nedenimiz aksam Siam Niramit isimli bir şova gidecek olmamız. Tayland kültüründen dans ve şovları içeriyor. Biz oraya erken gidiyoruz, çünkü okuduğumuz kadarıyla içeride gezilecek bir köy vs de var. Ayrıca içerde açık büfe bir yemek salonu da varmış. Biz tok olduğumuz için yemek seçeneğini almıyoruz, oradaki büfede cips ve bira ile oyalanıyoruz. Zaten köyde de o kadar uzun vakit geçirilmiyormuş. Standart koltuklara kişi başı 1500 Baht yani 90 TL civarında bir para veriyoruz. Buna yemek ekleseydik 20 lira fazla verecektik. Show 8'de başlayacak ancak ondan önce bahçede beklerken dans etmeye başlıyorlar. İçerde fotoğraf çekmek yasak, tüm makinalara el konuluyor. O nedenle çok erken değil ama 7 gibi orada olmak faydalı olabilir.
Show 80 dakika sürüyor. Açıkcası bir yerden sonra bu bana fazla geldi. Sahne etkileyici ama yine de paranın karşılığını vermek için uzatılmış bir show izlenimi veriyor.
Siam Niramit'ten çıkınca Sirocco'ya gitmek istiyoruz. Burada da dress code var. Şort, sandalet vs gibi şeylerle almıyorlar. Ve biz aslında buna uygun giyindik. Ne yazık ki buraya da sırt çantamız var diye giremiyoruz.
Biz de madem öyle bir Irish Pub'a gideriz ve Guinness içeriz diyoruz. Buranın en populer birası Singha, ve biz bu Singha'yı da çok sevdik, ama Sirocca'ya giremediğimiz için küsüz, biralarını içmiyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder