Duomo ve biz |
Pisa için bilet almıyoruz önden. Onun fiyatları sabit ve regional trenler gidiyor. Yer numarası da yok. Ancak trenlerin yolculuk süresi çok değişiyor. Pisa için saatlerimizi en kısa süren trene göre ayarlıyoruz. Her trenin süresi Trenitalia sitesinde yazıyor. Biz 49 dakika süren 11 trenini tercih ediyoruz. Yine aynı sürede dönen 15.12 treni ile de dönme niyetimiz var. Bilet fiyatı sabit 8.40 Euro. Floransa treni için Eda'ya bilet almıştık, yerler numaralı diye ama bu tren için bilet almıyoruz. 4 yaş altına bilet zorunluluğu yok zaten.
Bu arada Floransaya varır varmaz, istasyondan çıkmadan Pisa trenine binmek de mantıklı bir seçenek olabilir. Ancak hem biz arada kızlara hava aldıralım, yoldan çok bunalmasınlar istedik, hem de en hızlı giden tren 11'deydi. Ayrıca yarım saat garda oyalanmak gerekecekti.
Dönelim, sabaha...
Sabah 7.10'da evden çıkıyoruz. Ahh çocuksuz günler. Evimiz Terminiye 3 istasyon uzaklıkta ama biz trene zor yetişiyoruz. Zira pusetleri kaldır indir, istasyonda in çık vs epey vakit alıyor.
Trene biniyoruz ve diğer yolcular için zor bir 1,5 saat başlıyor. Yahu neden ikisi de ağlıyor! Uzunca bir süre iki vagon arasındaki boşlukta vakit geçiriyoruz, boşuna almışız biletleri. Neyse yol çok uzun değil Allah'tan. 9.20'de Floransa'dayız. Daha istasyondan inmeden Pisa için biletlerimizi de makinadan alıyoruz. 11'e kadar şöyle bir dolaşıp yeniden istasyona döneceğiz.
Republic meydanında atlı karınca |
2 tur atlı karıncadan sonra (1 biniş 1 Euro idi) devasa Duomo'ya doğru ilerliyoruz. İçeriye girip hızlı bir tur atıyoruz. İçeride sürekli sessiz olunması için uyarıyorlar.
Duomo |
İstasyona varınca ekranlardan 11 Treninin peronuna bakıyoruz. 11'de tek tren var ve başka yere gidiyor. Görevliye soruyoruz, evet bizim trenimiz o, Pisa'dan geçiyor. Biletimizi sarı makinalardan geçerli hale getiriyoruz. (Hızlı tren için bunu yapmaya gerek yoktu)
Pisa'ya giden 2 katlı trenimiz oldukça konforlu |
Saat 12'ye geldi. Benim büyük kızın nereden ne arıza çıkaracağı belli değil. Artık uyuması lazım ama uyumuyor.
Pisa'ya vardığımızda (Pisa Centrale) kuleye kadar 2 km bir mesafe var. Bloglarda okuğumda sanki 2 km otoban kenarı gibi bir yoldan yürüyeceğimizi düşünmüştüm. Oysaki aradaki 2 km keyifli bir caddeymiş. İtalya caddesinden (Corso Italia) nehire doğru ilerliyoruz. Cadde arabalara kapalı, sağlı sollu bilindik markalar ve cafeler var. Nehirden karşıya geçip yürümeye devam ediyoruz. Eda sabrımızı zorluyor, yemek yemeğe uygun bir yer de bulamadık daha. Artık kuleye az bir mesafe kalınca bahçe içinde Cafe Miami diye bir yer görüp çok da sorgulamadan oturuveriyoruz.
Mucizeler meydanında yer alan Pisa kulesi ve Katedral |
Kredi kartı geçmeyen bu yerde yine lazanya, makarna ve pizza söyleyip değişe değişe yiyoruz. Eda'nın kıçındaki kurtlar yüzünden fazla oturamadan kuleyi görmek için kalkıyoruz. Kuleyi gördüğümüz an ise Eda sızıyor! Oysa ne merak ediyordu.
beni çok heyecanlandıran eğik kule |
Nehirden sonra yineVia İtalia caddesinden devam ediyoruz. İstasyon tam karşımızda 5 dakikalık mesafede, bizim 25-30 dakikamız kaldı 3.12 trenine. Ve tam bu sırada ben telefonumun olmadığını fark ediyorum. Serkan koşarak öğle yemeğini yediğimiz cafeye gidiyor, telefonumu alıyor, istasyona koşuyoruz trene biniyoruz ve tren kalkıyor! Bizim keyif de yalan oluyor.
49 dakikanın sonunda yeniden Floransa'dayız. Eda yeni yeni uyanmaya çalışıyor. Rebuplic meydanına doğru ilerliyoruz. Bir tuvalet krizini Caffe Donini sayesinde atlatınca, ayıp olmasın diye oraya oturuyoruz. Böylece italya turumuz sırasında içtiğim en güzel Aperol Spritz'i de içmiş oluyorum. Meydanı izleyerek içkilerimizi içiyoruz.
Sonra Eda'ya söz verdiğimiz gibi dön babam dön atlıkarınca...
Pitti Sarayı |
Buradan Signoria meydanına ilerliyoruz. Bu meydana doğru giderken Uffizi Galerisi var sağımızda. Buraya koca bir gün ayırmak lazım. Kızlarla olacak iş değil.
Signoria meydanında heykeller |
Eda'ya hazırladığım İtalya Rehberinden Heykel bulmaca oyunu. |
Eda'ya gelmeden önce İtalya Rehberi hazırlamıştım. Onun anlayacağı şekilde gideceğimiz yerleri anlatmış ve gideceğimiz yerlerle ilgili bazı etkinlikler hazırlamıştım. Kitap en çok açık hava müzesi gibi bu meydanda işe yaradı. Kitaba koyduğum heykelleri meydanda bulmaca oynadık. Buldukça da atlı karınca turu kazandı. Gerçekten güzel vakit geçirdik.
E madem söz verdik, o zaman yeniden atlı karınca.
Bu arada meydan iyice hareketlenmiş. Şarkı söyleyen bir kadın da tüm meydanın havasını değiştiriyor. Eda da bu neşeye ortak oluyor ve dans etmeye başlıyor. Bunu gören Nil kıkır kıkır... Sanırım Floransaya ilişkin en çok bu dakikaları ve daha önce yine bu meydanda içtiğim aperolü hatırlatacağım.
Dönüş yolunda yeniden katedralin önünden geçiyoruz, ki zaten burada her yol buraya çıkıyor. |
Kızlar uyuyana kadar neredeyse biz uyuyacağız, inatla uyumuyorlar. Yorgunluktan perişan haldeyiz. Ne zaman ki kızlar uyuyor biz ayılıyoruz :) Psikolojik herhalde. Termini'den otele nasıl döneceğimizi düşünüyoruz. Taksiye binsek, pusetlerinde uyuyan çocukları kaldırmak lazım. Metro ile Spagna'ya gitsek merdivenler indi bindiler gözümüzde büyüdü. E yürüyelim o zaman...
Termini'den önce Roma'daki Republic meydanına doğru gidiyoruz. Oradan Venezia Meydanına doğru ilerliyoruz. Venezia'dan Via del Corso'ya kıvrılıp sonra da gece görmek için Aşk Çeşmesine gidiyoruz.
Aşk çeşmesi |
Bunu kutlamak için dondurma zinciri Blue Ice'dan tavsiye üzerine Hindistan Cevizli dondurma yenir bence. Serkan yoğurtlu da alıyor. Ve böylece Roma'da bayıldığımız ikinci dondurmayı da yemiş oluyoruz.
Artık otele vardığımızda saat gece yarısını geçiyor. 2 küçük çocukla 4 trenle 3 şehir gezdiğimiz bir gün oldu. Dinlenme zamanı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder