Sabah kalktığımızda evimizde güzel bir kahvaltı ediyoruz.
|
Zincirli köprüden parlamento |
Bugünkü planımız
Parlamento'ya gitmek, oradan
zincirli köprüye gitmek, sonra fünikülerle
kaleye çıkmak, kaleyi gezip
Matyas kilisesi'ne
ve
Balıkçılar Burcu'na gitmek. Evden çıkarken niyetimiz bu ama biz bunları tabi
ki yapamayacağız
J
Bu arada programımızı nasıl yaptığımızı da anlatayım. Programı ince ince yaptık ama uymadık, yine de fikir vermesi için yazayım.
Budapeşte'de 3 günümüz var. Bu günlerden birini Margaret adasına ayırmak istiyoruz. Orada ayrıca bir yüzme havuzu da var, eğer vakit kalırsa orada da Eda'nın gönlünü yaparız diyoruz. Ancak bunun için Budapeşte'de artık göreceğimiz bir yer kalmaması gerek. O yüzden bunu son güne atıyoruz.
Budapeştede pazar, pazartesi ve salı geçireceğiz. Son güne pek bir şey bırakmak istemiyoruz, pazartesi de Kale'deki müzeler kapalı. O yüzden kalenin bulunduğu Buda tarafını pazar gününe koyuyoruz.
Kalede rahat gezebilmek için onu öğle saatine getirmeye çalışıyoruz çünkü öğlen Eda güzel uyur. Eğer biz de bir müzeye girersek rahatça gezebiliriz diye düşünüyoruz. O yüzden önce Parlamento.
|
Şişman polis heykeli |
Otelimizden parlamento binası 1,5 km. Yürümeye başlıyoruz. Yolda Budapeşte'nin simge heykellerinden polis heykelini görüyoruz. Ve tabi oyun parkı! Oyalanarak geldiğimiz Parlamento binasının içine girmeden bir kaç fotoğrafını çekerek turumuza devam ediyoruz. Burası bence nehir tarafından daha güzel görünüyor. Beni çok etkilemedi bu hali...
|
Parlamento binası |
Hava da o kadar çok esiyor ki...
Buradan hemen
nehir kenarındaki ayakkabı heykelciklerini görmeye gidiyoruz. 2. Dünya savaşı sırasında ölen yahudileri temsilen yapılmış.
|
Ayakkabı heykelcikleri |
|
Zincirli Köprü |
Buradan yürüyerek Zincirli köprüye gidiyoruz. Ancak o kadar rüzgar var ki, kulaklarımız acıyor. Fotoğraf çekmeyi bırak kafanı kaldırıp köprüyü incelemek bile mümkün değil.
|
Kaleye çıkan Füniküler |
Bu köprünün üzerinden Buda tarafına geçince füniküler gözüküyor, önünde çok da uzun olmayan bir sıra var. Önce hemen oradaki Clark Picnic'te biraz soluklanalım diyoruz, saat 11.30. Biraz atıştırma biraz bira derken, kaleye çıkmak zor geliyor.
|
Köprüden Buda tarafı |
Kalenin daha çok eseceğini tahmin ediyoruz, füniküler kuyruğu biz otururken uzadı da uzadı... Nasılsa daha vaktimiz var, başka bir gün çıkalım yukarıya diyor ve gerisin geri zincirli köprüden Peşte tarafına geçiyoruz.
|
Bizimkiler |
|
Bazilika önündeki cemaat |
Eda uyuyor. Biz sokaklarda geziyoruz. Aziz Istvan kilisesine gidiyoruz, ancak kilisenin içine girmektense önündeki meydanın cıvıl cıvıl kalabalığına bırakıp kendimizi oradaki Starbuckstan kahvemizi içiyoruz, o ara ben kızlara posta kartlarını yazıyorum.
|
Uzaktan bazilika |
O ara Eda uyanıyor, o uyurken biz yedik içtik ama onun karnı aç. Onun da karnını McDonalds'ta doyurduktan sonra kılık kıyafet ve bez değişikliği için hemen yakındaki otelimize uğruyoruz.
2 saat kadar otelde oyalandıktan sonra otelden yeniden çıktığımızda saat artık 5. İstikamet
Dohany Sokağı Sinagogu. Burası Avrupa'nın en büyük sinagogu. Ancak biz gittiğimizde içeride bir evlenme töreni olduğu için kapalı. Çevresinde biraz oyalandıktan sonra sıkılıyor ve açılmasını beklemeden oradan ayrılıyoruz. Nasılsa otelimizin dibi, geliriz yine.
|
New York Kavehaz |
Hedefimiz Dohany Sokağını boydan boya yürüyüp
NewYork Kavehaz'a varmak. 900 metrelik bu yolda görülecek çok şey yok, ama bu NewYork Cafesi gerçekten çok güzel. "Dünyanın en güzel cafesi" diyorlarmış. Gerçekten görülmeli. O ortamın içinde bir şeyler yemek çok hoş. Ancak içerisi sıkışık olduğu için bebek arabası almıyorlar, içeride bir alana bırakmak gerekiyor. Neyse ki bizim bebeler uyanık.
|
New York Kavehaz |
Budapeşte diğer Avrupa şehirlerine göre çok daha ucuz. Ancak burası pahalı. Tatlı için verdiğimiz para tüm seyahatimizde ödediğimiz en yüksek yemek ücreti. Cheese cake ve opera cake alıyoruz. Bu pastaların tanesi 25 lira civarında. Ama pastaları ile meşhur Viyana'da yediklerimizi düşününce değer diyebilirim.
|
Önde Edoş, arkada Opera Binası |
Buradan çıkınca Erzsebet Caddesi üzerinden yürüyerek Andrassy Ut'a gidiyoruz. Bu meşhur cadde ya da bulvar sağlı sollu lüks mağazaları ile biliniyor. Ve tabi bir de meşhur opera binası da burada. (New York cafe'den opera binası yürüyerek 1,5 km civarında)
Opera binasına da uzaktan bakıp Andrassy caddesinin sonundan Derec Feak'e oradan da Vaci Utca caddesine dönüyoruz. Bu Vaci caddesi de her şehirde bulunan "Bizim istiklal caddesi gibi" caddesi. Mağazalar, hediyelik eşyacılar, restaurantlar, fast foodcular ile kıpır kıpır bir turistlik cadde.
|
DunoCorso'daki akşam yemeğimiz |
Bu caddenin hareketli kısımlarında şöyle bir tur attıktan sonra yemek yemek üzere nehir kenarı restaurantlara doğru yöneliyoruz. Burada
DunoCorso hoşumuza gidiyor ve oturuyoruz, pişman da olmuyoruz. Servis, ortam ve yemekler güzel. Ben altında mantı gibi pişirilmiş hamur parçaları olan ve kaz ciğeri ile servis edilen bir tavuk söylüyorum (42 lira fiyatı) Eda küçük boyu da oldukça büyük olan çok lezzetli bir gulash çorbası içiyor. Serkan ne yiyor hatırlamıyorum. Ev şarabı söylüyoruz.
Buradan çıkınca nehir turu yapmak istiyoruz. Saat 20.30. 21'deki nehir turunu yakalarsak güneş batarken nehrin üzerinde olabileceğiz. Yol üzerinde bilet satanlardan bir bilet alıp 10 numaralı iskeleye doğru yürüyoruz.
|
Parlamento binası nehirden ve gece çok güzel. |
|
Zincirli Köprü ve Buda Kalesi |
1 saat süren tekne turundan sonra artık gün bitti, kızlar uyudu... Biz de otele dönebiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder