İstanbul'a gittikten sonra Lounge'a giriyoruz, ve sabah erken olmasına rağmen sabah kahvaltısı-öğle yemeği vs ne var ne yoksa yiyoruz. Malum uçuşta ikram yok. Zaten uçakların arasında çok vakit yok, 12'de Roma ucağı kalkıyor.
Ucuş neyse ki kısa. 2 saat 15 dakika gibi bir zamanda, yerel saatle 13.20'de iniyoruz.
Pasaport kontrol gördüğüm en hızlı kontrol. Hiç soru sormuyor otomatik bir şekilde damgayı basıyorlar. O yüzden çok erken çıkıyoruz.
4 kişi olduğumuzdan havaalanı (Fiumicino) - şehir arasındaki taksi ile ulaşımı sağlarız diye düşünüyoruz. Ancak indiğimizde kapıda bir dolu taksi şoförü karşılıyor bizi. "Nereye hemşerim, götürelim" falan diyorlar. Güven vermiyor. Termini'ye kadar 48 euro olduğunu duymuştuk. Biri diyor ki taksimetre açarım, diğeri diyor ki bagajlara ayrı para alırım, kimi bende fix ücret 65 Euro. Kazıklanacağımızı hissedip hadi otobüse binelim diyoruz.
Otobüs şansımıza hemen kalkıyor ve kişi başı 5 Euro. (Bunun 6-7 Euro olanları da varmış, biz ilk denk gelene biniyoruz) Mesela bu linkteki böyle bir otobüs. Tren seçeneğinden haberdarız ama şehri görerek gitmek istiyoruz ve tren kişi başı 14 Euro.
Yaklaşık 45-50 dakika sonra Termini'ye varıyoruz. Otele gidip yerleştikten sonra ablamları Venedik'e uğurlamak üzere yeniden Termini'ye gidiyoruz. Çok vakit yok, o yüzden Termini istasyonun üst katında makarna yiyoruz. Yanlış hatırlamıyorsam 4 kişi 30 Euro civarında bir para veriyoruz, makarna ve içeceklere.
Ablamları yolladıktan sonra otelin çevresinde biraz dolaşmaya karar veriyoruz. Via Nazionale caddesinden aşağıya doğru yürüyoruz. Bir süre sonra ben yoruluyorum, kahve içmek istiyoruz. Ama kahveciler diyarı İtalya'da kahveci bulamıyoruz. Caddenin nispeten daha az hareketli yerlerine gelmişiz. Haritaya göre sağ tarafımızdaki yokuşu çıkınca Quirinale diye bir meydan var. Orada kahveciler vardır. O yokuşun sonunda bomboş bir meydan olması epey hayal kırıklığı. Burası cumhurbaşkanı'nın köşkünün olduğu yermiş. Detaylı bilgi için bkz.
Sonra küçük bir büfede kahvemizi içip otele dönüyoruz. Ama saat daha erken. Biraz dinlendikten sonra yeniden çıkmaya karar veriyoruz.
Bu sefer farklı bir güzergahtan Via Barberini üzerinden ispanyol merdivenlerinin oraya gidelim diyoruz. Küçüçük ara sokaklar var. Hiç tekin gözükmüyor, ama aslında tek problemi ıssız olması.
Bu tabelaları izleyerek Piazza Barberini'den İspanyol merdivenlerine doğru yürüyoruz. Via Sistina üzerinden yürüyoruz ve bu caddede bir çok küçük sevimli dükkan var. Küçük ama hareketli bir cadde. Bu yolun sonunda ise meydanımsı bir yere çıkılıyor. Aslında vardığımız yer İspanyol Merdivenlerinin üst tarafı. Burada seyyar satıcılar, sokak ressamları vs var. Biz hava karardıktan sonra gittik. Her taraf o kadar ıssızken merdivenlerin alt tarafındaki kalabalık hayret ettirdi bizi.
İspanyol merdivenlerinde klasik turist pozları çektikten sonra Condotti Caddesinden kalabalığı takip ederek yürümeye başladık. Burası pahalı mağazaların bulunduğu cadde. Tahmin edersiniz ki hiç birine girmedik. :)
Aşk çeşmesi çok güzel. Neden hem gündüz hem gece görülmesi gerektiği söyleniyor aşikar.
Artık bir pizza yemenin vakti geldi diye düşünüp o civarda gr'la pizza satan bir yere girdik. 2 dilim pizza istediğimizi sanıyorduk ama garson 4 tane kocaman dilimi kafamıza fırlattı. Birer içecek ve yaklaşık 900 gr pizza'ya 25 Euro verdik. Ancak hepsini bitiremediğimizden zorla da olsa garsona kalanı paket yaptırmayı başardık.
Buradan da yürüyerek yine otele gittik ve ilk gün bitti. Yarın Floransa...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder