Ertesi sabah erkenden kalkıp yollara dökülüyoruz. O kadar erken ki daha hava bile aydınlanmamış. Otelden kahvaltı almamıştık, o nedenle önce kahvaltı yapabileceğimiz bir yerler arıyoruz. Kurtarıcımız Starbucks'a gidiyoruz.
|
Sabah erken saatte Barcelona'nın boş sokakları |
Kahvemizi için planlarımızı yaptıktan sonra, yeniden otele dönüp Eda'nın arabasını odaya bırakıyoruz. Niyetimiz Gaudi'nin eseri Casa Mila'ya (
La Pedrara) gitmek. Orada puset zor olur diye düşünüyoruz, zira çatıya falan çıkacağız.
Otelden çıkıp otele 400 metre uzaklıktaki Liceu durağından metroya biniyoruz. 3 durak sonra da Diagonal'de iniyoruz. Biraz ilerledikten sonra meşhur binayı görüyoruz.
Casa Mila (La Pedrera)
- Çalışma saatleri: 09.00-20.00
- Kapalı gün: Her gün açık
- Ücret: 16,5 Euro
- En yakın istasyon: Diagonal
- İpucu: Yağmur yağarken en ilginç yeri olan çatıyı kapatıyorlarmış, o yüzden yağmursuz bir günde gitmek lazım.
Sabah açılır açılmaz gittiğimizden herhalde, hiç sıra yok. Önce avluya giriyoruz. Sonra da meşhur çatısına çıkıyoruz. Sonra da dolaşarak aşağıya iniyoruz. Keyifli bir yer. Sanırım 1 saatten biraz fazla vakit geçiriyoruz. Eda hep kangurusunda...
|
Casa Mila çatısı |
|
Casa Mila'nın balkon demirleri |
|
Casa Mila Çatı |
Oradan çıkınca yürüyerek Passaig de Garcia caddesinden Katalunya meydanına doğru ilerliyoruz. Yürürken sol tarafta Gaudi'nin bir diğer eseri
Casa Batllo'yu görüyoruz. Buranın içine girmeyip dışardan fotoğraf çekmek ile yetiniyoruz.
Casa Battlo
- Çalışma saatleri: 09.00-21.00
- Kapalı gün:-
Ücret: 20.35 Euro
- Süre: 1 saat
- En yakın istasyon: Passaig de Gracia
Keyifli bir cadde Passaig de Gracia. Yürüye yürüye katalunya meydanına varıyoruz. Emin olmamakla birlikte meydandaki büyük
El Corte Ingles mağazasına girmiş olabiliriz. Otele uğrayıp Eda'nın pusetini alıp yeniden yola koyuluyoruz.
Bir gün önce ne olduğunu anlamadığımız otelin önündeki standlar meğer bir pazarın ön çalışmasıymış. Pazar mı denir ona bilmiyorum, üreticilerin stand kurdukları bir
yemek festivali. Şaraptan çikolataya, şarküteri ürünlerine kadar satış yapılan standlar. Biraz orada vakit geçiriyoruz.
|
Yemek festivali |
|
Festivaldeki Katalan Çikolataları |
Bundan sonraki amacımız teleferik ile Montjuic Tepesi. Bunun için yeniden Liceu durağına gidiyoruz. Sabah bindiğimizin aksi yönüne doğru yeşil hatta biniyoruz. Paral-lel durağında iniyoruz. Buradan çıkınca yönlendirme tabelelarını izleyerek fenikülere biniyoruz. Oradan da inince teleferik'e ulaşıyoruz.
|
Teleferikten Barcelona Manzarası |
Teleferik'te biraz sıra var, güneş de tepemizde. Beklemek zor geliyor ama neyse ki bir süre sonra sıra bize geliyor. Bebek arabasını katlamamıza gerek kalmadan biniyoruz. Barcelona'ya tepeden baka baka Montjuic tepesine çıkıyoruz. Bence beklediğimize değiyor.
|
Teleferikten Barcelona |
Teleferik tek yön 7,30 gidiş dönüş 10,30 Euro. Her gün 10.00-19.00 saatleri arasında çalışıyor ve yolculuk yaklaşık 10 dakika sürüyor.
Tepeye çıkınca kale'ye doğru ilerliyoruz. Kale'nin manzarası çok güzel. Ama yollar Arnavut kaldırımı, bebek arabasına hiç uygun değil. Güneş de çok dik, Eda için endişeleniyorum. Kalede çok vakit geçirmeden Oradaki bir cafede oturup bir şeyler yiyip içiyoruz.
|
Kale'den liman |
Orada gördüğümüz bir otobüs durağından şansımızı deniyoruz ve bingo! İstediğimiz gibi MNAC müzesine gidecek bir otobüs buluyoruz. (Yanlış durakta inip epey yürüyoruz o ayrı)
MNAC yani Katalunya Ulusal Müzesi, uzaktan güzel mi güzel binası ile görünüyor. Aslında bu tür müzeler bizim çok ilgimizi çekmez ama bu müzeyi seviyorum. Belki de binası ve önündeki manzara etkili oluyor bunda.
MNAC
- Çalışma saatleri: 10.00-18.00 (Yaz döneminde 20.00'e kadar)
- Kapalı gün: Pazartesi
- Ücret: 12 Euro
- Süre 3 saat
- En yakın istasyon: Metro ile Plaça Espanya
|
Müzenin önü, aşağısı Magic Fountain, karşısı Arena |
Buradan çıktıktan sonra manzaranın da tadını çıkarabilmek için müzenin önündeki cafeteryada bir şeyler içiyoruz. Yolun bundan sonraki kısmı merdivenli. Ben kızı kucağıma alıyorum, Serkan puseti sırtına. Yorucu ama keyifli bir yolculuk başlıyor. Aşağıya doğru iniyoruz, hedefimiz Poble Espanyol. Burası müzeye 900 metre uzaklıkta.
|
Merdivenlerden indikten sonra |
Poble Espanyol
- Çalışma saatleri: 09.00-00.00 (Pazartesi günleri 20’de kapanıyor) (Dükkanlar 19.00’a kadar açık)
- Kapalı gün: -
- Ücret: 11 Euro
- En yakın istasyon: Espanya (Ki bence çok yakın değil)
Poble Espanyol olimpiyatlar sırasında yapılmış yapay bir köy. İspanyanın her bölgesinden bir-iki bina secilmiş. Oraya yapılmış. Şu anda bu evlerin içi cafe, butik, hediyelik eşyacı, sarapçı, çikolatacı vs... İçerisi çok boş, sanki cıvıl cıvıl olursa güzel olurmuş da bize çok tat vermiyor. Terk edilmiş bir köy gibi. Belki de yorgunluktan öyle hissediyoruz, aşağıdaki fotoğraf bence çok şey açıklıyor.
|
Yorgunluktan ölmüş anne, cin gibi kızı |
Burada içtiğim en güzel sangria'yı içiyorum ama hakkını yememek lazım. Meydandaki cafelerden birine oturuyoruz, ne yazık ki tabelasını çekmemişim. Ama menüsü aşağıdaki fotoda var. Aaa Türk Kahvesi de varmış derken, Türkçe hoşgeldiniz diye ağırlanıyoruz. Sangria ilaç gibi geliyor.
|
Sangriasına bayıldığımız cafe |
Biraz dinlendikten sonra köyden çıkıp müzedeyken tepeden gördüğümüz Magic Fountain'e gidiyoruz. Poble Espanyoldan 10 dakika uzaklıkta zaten.
Çeşmede bizim gittiğimiz tarihlerde her cuma ve cumartesi saat 19.00'dan sonra 20.30'a kadar ses ve ışık gösterileri yapılıyor. Biz vardığımız sırada gösteri başlıyor.
|
Gösteriyi izlemek için toplanmış kalabalık, ve arkada MNAC müzesi |
Yarım saat kadar gösteriyi izliyor, sonra kalabalığı yara yara Espanya Meydanına doğru ilerliyoruz. Meydanda bir de Arenas de Barcelona diye bir alışveriş merkezi var. Burası aslında boğa güreşlerinin olduğu bir arenaymış da sonradan AVM olmuş. Biz yiyecek bir şeyler buluruz umuduyla buraya giriyoruz. Meğer buranın dışında yine Tapa Tapa varmış. İçeriye oturuyoruz. Diğer gittiğimiz Tapa Tapa kadar ferah değil ve içerisi çok gürültülü. Yine de güzel. Yemeğimizi yiyip Espanya meydanından metroya binip otelimize dönüyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder