23 Eylül 2016 Cuma

2 çocuk, 9 gün, 3 şehir: Budapeşte, Viyana, Bratislava - 5. Gün

Günlerden çarşamba... Bugün 11'de oteli boşaltmamız gerek, zaten 11.40'da Viyana'ya trenimiz var.


Sabah kahvaltımızı bu sefer dışarda yapmak istiyoruz. Ancak sabah epey erken olunca (08.15) saat bir yer bulmakta ve seçmekte zorlanıyoruz, yine bildiğimiz Starbucks'ın yolunu tutuyoruz. En azından katedral manzaralı kahve içip sandviç yeriz diyoruz.

Ancak bu tercih bizi mutsuz ediyor. Neyse daha 2 saate yakın vaktimiz var. Dün otelden çıkış işlemlerimizi yapmıştık. Otel akıllıca bir şekilde akşam kapımıza mektup bırakmış. Ertesi günün çok yoğun bir sabah olacağını, ödeme ve faturalama işlemini akşamdan yaparsak beklemeyeceğimizi belirtmiş.

Budapeşte sokaklarında yürüyoruz. Bir gün önce Vaci Utca'nın diğer ucundaki Cafe Anna'ya oturmuştuk, bu sefer diğer başındaki şubesine oturuyoruz. Burası Vörösmarty Meydanına yakın. Bir gün önce Anna Pancake yemiştik, çok güzeldi. Bu sefer adını hatırlamadığım bir alt sıradaki kakaolu pancakeden sipariş veriyoruz ama ı-ıh.. Anna Pancake'in yerini tutamıyor. Eda "small orange juice" siparişimize itiraz ediyor, o büyük istiyormuş, ne ara laf arasındaki ingilizceleri anlamaya başladı bu çocuk?

11'e doğru otelimize gidiyoruz ancak yukarı çıkamıyoruz! Asansör feci kalabalık. Millet asansör sırasında kavga ediyor vs. Neyse, yukarı çıkıyoruz da bunun inişi var. En üst kattayız, 7. kat. Ancak asansör gelmiyor, gelse bile önümde en az 2 asansörlük kişi ve eşya var. Serkan 2 valizi yüklenip merdivenlerden iniyor. Ben kızlarla beklemeye devam ediyoruz. Baktım çok geç kalıyoruz, 7 kat merdiveni 2 puset biri, yürüyemeyen 2 küçük çocuk ve iki sırt çantası ile tek başıma iniyorum. Kıçımdan ter aktı ifadesi bugünler için üretilmiş.

Saat bu arada 20 geçti tabi, hemen taksiye binip treni yakalamalıyız. Taksiye 15 lira veriyoruz. Ancak vakti bol olanlar ve eşyası az olanlar metro da tercih edebilir. Keleti istasyonu, Deak Ferenc'e 3 durak.




Bizim Viyana trenimiz aslında Münih treni. Viyana'dan sonra Linz'e, oradan Salzburg'a oradan da Münih'e gidiyormuş, Ne güzel tren.

Viyana'da 14.20'de oluyoruz. Otele varmamız ise metro ile yarım saat sürüyor sürmüyor. Budapeşte'de hiç kullanmadığımız metro burada bizim ana ulaşım aracımız. Zira Viyana metrosunda turnike yok. Bebek arabaları ile o turnikeler nasıl başa bela biliyor musunuz?Ayrıca her durakta mutlaka yürüyen merdiven var. Ana tren garından otelimize 2 aktarma ile varıyoruz. (U1 ve U3) Tren garından metro istasyonuna yürüyüş mesafesi epey uzun. Koca bir alan tren garı ve metro istasyonu bu alanın diğer tarafında. Yine de yürüyen bantlar ve merdivenler ile sorunsuz yürüyoruz. (2 çocuk, 2 puset, 2 valiz, 2 sırt çantası ve 2 yetişkin) Eda'nın otele varana kadar pusetinde uyuması, Nil'in de kanguruda durmayı kabul etmesi bunu kolaylaştırıyor tabi.

Otelimiz Viyana'nın alışveriş caddesi olan Mariahilfer Caddesi üzerinde. Bu cadde yer yer araç trafiğine kapalı. Metro girişi tam önünde. Cidden önünde. şehir merkezine (Stephansplatz) 2 durak. Tam karşısı McDonalds, çaprazı starbucks, yanı H&M, ötesi Mango falan bir otel önce. Yer olarak çok çok memnun kaldık. Kahvaltısı da güzel, onun dışında sıradan bi iş oteli. E, otelin adını yazmamışım! NH Collection Wien Zentrum.

Otelin bulunduğu cadde

Otele eşyalarımızı koyduktan sonra hemen hızlı bir şehir turu için kendimizi dışarıya atıyoruz. Mariahilfer caddesini takip edip Museumquarter'a geliyoruz. İşte böyle zamanlarda insan buralarda yaşamadığına kahrediyor. Burası bir müz kompleksi, ortasında avlular var. İster seril, ister çay kahve iç, ister oku... Müzelerin ortasında müze gezmekten yorulduğun an dinlen. Biz müze gezmiyoruz tabi ama yine de başka bir gün yeniden gelmek üzere ayrılıyoruz buradan.
Museumquarter
Çıkınca merkeze doğru yürüyüşümüz devam ediyor. Volkstheater ve Volksgarten'in yanından geçip Hofburg sarayını görüyoruz, ancak yine akşama yaklaşan saat yüzünden içeriye girmeden şehir turumuza devam ediyoruz.

Sırada Viyana'da benim için en keyifli yer var. Belediye sarayı (Rathousplatz) . Buranın google maps'de  fotoğraflarına bakarsanız bomboş bir alan olduğunu göreceksiniz. Ancak her türlü etkinlik de bu alanda yapılıyormuş. Noel zamanı pazar kurulması gibi. Biz gittiğimizde Euro 2016 vardı. Buraya dev ekranlar kurulmuştu ve Fan Arena yapılmıştı.  Tüm alan keyifli bir panayır yeriydi ve tüm mutfaklardan yemek ve içki standları vardı. Ben Aperolümü serkan da birasını alıyor, bir yere oturuyoruz ve "ohhhh iyi ki geldik" diyoruz
Belediye sarayı önündeki Fan Area'da bir biracı

Buradan çıktıktan sonra da tam şehir merkezine yani St. Stephan Katedralinin oraya gidiyoruz. Otelden çıkıp tüm buraları yürümemiz 4,5-5 km sürmüş. Tabi buna şehir merkezinde girip çıktığımız sokaklar, ya da kaybolduğumuz yerler dahil değil. İşte bu kadar küçük bir şehir Viyana. Aslında kocaman ama çok kompakt. Çok keyifli, çok hareketli ama çok "Alman" bir şehir. Ben çok sevdim, İtalya cıvıltısını Alman düzeni ile yaşayabildiğim bir şehir oldu.

Michaelerplatz... 

Akşam sekizde yol üstü kafelerin bir bir kapandığını görünce çok geç olmadan biz de otelimize dönelim diyoruz. Yarın sabah Bratislava'ya gideceğiz çünkü. Neden daha Viyana'yı görmeden Bratislava'ya gittiniz derseniz cevap bu yazıda: Planlama aşaması

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder