Günün önceki kısmında en son La Fayette'i gezmiştik. Oradan çıkıp Sacre Couer Bazilikasına gitmeye karar verdik. Otobüsle gideceğiz bu sefer, biraz yol sorup yolumuzu bulduk. Bazilikanın oraya çıkmak için bir teleferik de var ama biz yürümeyi tercih ettik. Biraz yorucu oldu ama. Yürümeyi sevmiyorsanız teleferik daha iyi bir fikir olabilir. Yürümenin avantajı ise küçük Paris sokaklarında dolanmanın keyfi.
Biz otobüse yanlış bilmiyorsam Chaussee d'Antin durağından bindik. Haritalara göre bu duraktan binince iki aktarma yapmak gerekiyor, ama biz tek otobüs + 30 dakikalık yürüyüş ile vardık diye hatırlıyorum.
En sonda Rue Chappe'deki merdivenler ile mutlu sona ulaştık.
Bazilikaya çok vakit ayırmadık açıkcası. Manzara, sokak gösterileri ve hediyelikler ile bazilikanın üzerinde bulunduğu Montmartre tepesi daha çok ilgimizi çekiyor. Zira Bazilika'nın içinde pek bir numara yok. Sürekli kilise falan gezdikten sonra çok çekici gelmedi. Yukarıya çıkmak keyifli olabilirdi, ona da gücümüz yoktu. Hem akşam Eyfel'den tüm Paris'e bakacaktık. Yanlış hatırlamıyorsam Eniştem bir niyetlendi çıkmaya ama o da yol yakınken geri döndü.
Teleferiğin hemen yanında bir hediyelik eşyacı vardı. Ordan Ben&Jerry'nin nefis dondurmasını alıp hediyelik eşya aldık. Buradan güzel hediyelikler aldığımızı hatırlıyorum.
Sonra benzer bir yol izleyerek yeniden şehre döndük. Eyfel için biletlerimiz var önceden aldığımız. (Bkz: Paris'e gitmeden önce) Akşam 20.30'da yukarı çıkacağız. Önceden şarap ve muhtelif gıda temin ettik, ama içeriye bunları almayacaklarını düşünemedik. Üzülerek cam şişede olan her şeyi güvenliğe teslim ettik. İçeriye cam, kesici alet vs almıyorlar. Nedense bizim tirbişonumuzu görmemezlikten geldiler.
Sıra beklemedik. Zira biletlerimiz vardı. Sıraya girmiş bir dolu adamın yanından kırıta kırıta geçmek hoş oluyor doğrusu. Yukarıya inmemiz çıkmamız toplam 1 saat sürdü. İçerisi kalabalık, asansörlere binmek için sıra bekleniyor. Eyfel 2 kattan oluşuyor. İlk kata sıra beklemeden önceden alınmış biletlerimiz sayesinde rahat çıktık. Ancak ondan sonra yeniden sıraya girip bir üst kata çıkan asansöre binmek gerekiyor. Ama buna sıra denir mi bilmiyorum. Katta 360 derece dolaşırken aslında bir sıradasınız. Tek sorun gezme hızınızı siz değil sıranın ilerleme hızı belirliyor.
Yeniden asansöre binip en tepeye çıktık. Benzer şekilde orada da bir 360 derece dolandık. Sonra da gerisin geriye indik :)
Şart mıdır? Değildir. Ama Paris'e gidince de olmazsa olmazlardandır bence. Bi görmek lazım.
İnince en keyifli gecemiz başlıyor. Aşağıda bir dolu göçmen var. Kimi gizlice şarap satıyor, kimi de anahtarlık. Biz kaptırdığımız şarabın yerine bir şarap bulalım diyoruz. 36 Euro diyor satıcı. 6 Euro'ya alıyoruz sonra. Hemen yakınlarda bir market yok, olsa 3 euro'ya da alırız biz o şarabı :) Cantamızda önceden tedarik ettiğimiz plastik bardaklarımız da olduğundan çimlere yayılıp keyif yapma zamanı. Paris'i bitirdik gözüyle bakıyoruz artık, çünkü ertesi gün Disneyland'a gideceğiz, son gün de öğlen 2'de uçağımız var zaten.
Biz hafif çakırkeyf olmuşken bir turist her tarafı kahkahaya boğuyor. Keyifli bir gece geçiriyoruz.
Biz otobüse yanlış bilmiyorsam Chaussee d'Antin durağından bindik. Haritalara göre bu duraktan binince iki aktarma yapmak gerekiyor, ama biz tek otobüs + 30 dakikalık yürüyüş ile vardık diye hatırlıyorum.
En sonda Rue Chappe'deki merdivenler ile mutlu sona ulaştık.
Bazilikaya çok vakit ayırmadık açıkcası. Manzara, sokak gösterileri ve hediyelikler ile bazilikanın üzerinde bulunduğu Montmartre tepesi daha çok ilgimizi çekiyor. Zira Bazilika'nın içinde pek bir numara yok. Sürekli kilise falan gezdikten sonra çok çekici gelmedi. Yukarıya çıkmak keyifli olabilirdi, ona da gücümüz yoktu. Hem akşam Eyfel'den tüm Paris'e bakacaktık. Yanlış hatırlamıyorsam Eniştem bir niyetlendi çıkmaya ama o da yol yakınken geri döndü.
Teleferiğin hemen yanında bir hediyelik eşyacı vardı. Ordan Ben&Jerry'nin nefis dondurmasını alıp hediyelik eşya aldık. Buradan güzel hediyelikler aldığımızı hatırlıyorum.
Sonra benzer bir yol izleyerek yeniden şehre döndük. Eyfel için biletlerimiz var önceden aldığımız. (Bkz: Paris'e gitmeden önce) Akşam 20.30'da yukarı çıkacağız. Önceden şarap ve muhtelif gıda temin ettik, ama içeriye bunları almayacaklarını düşünemedik. Üzülerek cam şişede olan her şeyi güvenliğe teslim ettik. İçeriye cam, kesici alet vs almıyorlar. Nedense bizim tirbişonumuzu görmemezlikten geldiler.
Sıra beklemedik. Zira biletlerimiz vardı. Sıraya girmiş bir dolu adamın yanından kırıta kırıta geçmek hoş oluyor doğrusu. Yukarıya inmemiz çıkmamız toplam 1 saat sürdü. İçerisi kalabalık, asansörlere binmek için sıra bekleniyor. Eyfel 2 kattan oluşuyor. İlk kata sıra beklemeden önceden alınmış biletlerimiz sayesinde rahat çıktık. Ancak ondan sonra yeniden sıraya girip bir üst kata çıkan asansöre binmek gerekiyor. Ama buna sıra denir mi bilmiyorum. Katta 360 derece dolaşırken aslında bir sıradasınız. Tek sorun gezme hızınızı siz değil sıranın ilerleme hızı belirliyor.
Yeniden asansöre binip en tepeye çıktık. Benzer şekilde orada da bir 360 derece dolandık. Sonra da gerisin geriye indik :)
Şart mıdır? Değildir. Ama Paris'e gidince de olmazsa olmazlardandır bence. Bi görmek lazım.
İnince en keyifli gecemiz başlıyor. Aşağıda bir dolu göçmen var. Kimi gizlice şarap satıyor, kimi de anahtarlık. Biz kaptırdığımız şarabın yerine bir şarap bulalım diyoruz. 36 Euro diyor satıcı. 6 Euro'ya alıyoruz sonra. Hemen yakınlarda bir market yok, olsa 3 euro'ya da alırız biz o şarabı :) Cantamızda önceden tedarik ettiğimiz plastik bardaklarımız da olduğundan çimlere yayılıp keyif yapma zamanı. Paris'i bitirdik gözüyle bakıyoruz artık, çünkü ertesi gün Disneyland'a gideceğiz, son gün de öğlen 2'de uçağımız var zaten.
Biz hafif çakırkeyf olmuşken bir turist her tarafı kahkahaya boğuyor. Keyifli bir gece geçiriyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder