21 Ocak 2016 Perşembe

Bebekle Seyahat - Bölüm 3: Yeme İçme


Yeme içme konusu biraz anneye biraz bebeğe özel. Kimi bebek kendisi yerken (benim kızım), kimi püreden başka bir şey yemez. kimi anne çok özenliyken kimi anne aman 5 gün yeme düzeni bozulsa da bir şey olmaz der (ben) Dolayısıyla ben sadece kendi tecrübemi anlatabilirim burada.

Eda ilk seyahatinde henüz 7,5 aylıktı. Ek gıdalarla 2,5 aydır haşır neşirdi, anne sütü de alıyordu. Kahvaltısını bulamaç yapıp veriyordum. Dişleri olmamasına rağmen bir şeyler özellikle meyva kemirmeyi seviyordu. Günde bir öğün de yoğurt yiyordu.

Kahvaltı mühim mevzu. 

Henüz ek gıda ile yeni tanışmaya başladığında gittiğimiz otelde kahvaltı yoktu. Zaten tuzsuz peynir falan zor işti. O yüzden sütaş süzme peynir 250 gr'lık peyniri tam yola çıkmadan önce valize attım. Otele kadar yaklaşık bir 8 saat dışarda kalmış oldu ama bozulmadı, sorun olmadı. Ayrıca Uno çok tahıllı ekmek de aldım valize. 5 dilim. aventin saklama kaplarından 3-4 tane attım valize. Birinin içine de biraz pekmez koydum. Tabi bunları ezmek karıştırmak için de çatal. geceden peynirinden yiyeceğini kadarını avent kabın içine suya koyuyordum. Sabah da içine ekmek, pekmez koyup bulamaç yapıyordum ve öylece yanıma alıyordum. Biz kahvaltı ederken o da kahvaltısını ediyordu. 
Diğer seyahatlerimizde artık bulamaç ve tuzsuz yeme mevzusu bittiği için otelin kahvaltısında ne varsa onu yedi. Kahvaltılarımız genel olarak sorun olmadı. 

E bu çocuk üçgen sandviç mi yiyecek oralarda?  

Valla onu da yediği oldu ama özellikle ilk 1,5 yılında yanımızda ya kavanoz mama ya da hipp'in çocuk yemeklerinden taşıdık. Ola ki yedirecek hiç bir şey bulamadık. Kavanoz mama verdik. 1 yaşından sonraki seyahatlerde işimiz daha kolaydı. En zoru 7,5 aylık olduğu seyahat diyebilirim. 

Ondan sonrakiler rahat, italya'da bizimle bol bol makarna ve peynirli pizza yedi mesela.

İlk gün alışveriş günüdür.

Otele eşyaları bırakıp da çevreye keşfetmeye başladığımızda bulduğumuz ilk marketten meyve aldık hep Edaya. Hatta ilk seyahatimizde yanımızda cam rende bile vardı. Yanımızda getirdiğimiz bıçakla kesip rendeledik. Ya da muz alıyorduk.

Diğer seyahatlerde artık kendisi yiyebiliyordu, o yüzden eline verip duruyorduk. Böylece arabasında da oturuyordu. 

Pardon, mama sandalyesi alabilir miyiz? - O neydi ya!?! 

Henüz sandalyede otursa da masaya ulaşamayacak ya da sandalyede bile oturamayacak kadar küçükken sık sık mama sandalyesi istedik oturduğumuz yerlerde. Barselonada hiç sorun olmadı, ancak Portekiz bu konuda felaket! Hiç bir yerde mama sandalyesi bulamadık. Mama sandalyesi bizim için olmazsa olmazdı çünkü bu hareketli çocuğa oraya hapsetmezsek yemek yememiz de yedirmemiz de mümkün değildi. Bir sonraki seyahate hazırlıklı gittik (Milano-Venedik) Polar Gear portatif sandalte yükselticisi aldık. Bu küçük çanta sıradan bir sandalyeyi mama sandalyesine çeviriyor. Küçük bir yüksektici ve emniyet kemeri gibi düşünün. Yanınızda ekstra yük aslında ama biz pusetin altına attık, ihtiyaç oldukça çıkardık. O dönemde aklıma gelmeden bir şeyi sonradan internetten gördüm. Kanguruları da portatif mama sandalyesi olarak kullanabiliyormuş anneler. 

Yoğurt-süt-meyve varsa dert etme

Taşıması daha kolay diye genelde Türkiye'den kuru meyveler aldık yanımıza. Özellikle kuru üzüm çok seviyor kızım, ara öğünleri eline tutuşturulan kuru/yaş meyveler ile yaptı. 
Kutu sütleri de pipetiyle veriyorduk, arabasında otururken içiyordu. Otelden yürüttüğüm yoğurtları da yine parkta bahçede otururken yediriyordum. 
İlk seyahatimizde doktorumuz ev yoğurdu veremeyeceğimiz için ve beslenmesi biraz aksayacağı için tahıllı kaşık maması tavsiye etti. Ancak anne sütü bolsa bence buna gerek yok. Yoğurt yerine anne sütü de alabilir. 

Abur cubur kurtarıcıdır

Valla öyle. Yani tabi şimdi bilinçli anne falan olmak lazım ama senede 2-3 defa 5 günlük seyahate gitmişiz, biraz da rahat etmek lazım. Çubuk kraker, balık kraker, en mini mini paketlerde haribo ve dondurma bizi hep kurtardı. 

Yemek dışında ne gerekir?  

Orada ihtiyaç olabilir diye valize attığım diğer ihtiyaçlar ise şu şekilde.
  • Kuzu bebe mama önlüğü, şiddetle tavsiye ederim. Silikon olduğundan silip silip çantasına atıyorsun. Gitmeden önce kullan-at önlükleri de araştırmıştım ama bu kesinlikle daha iyi ve sevimli. 
  • Yukarıda bahsettiğim gibi Aventin saklama kapları yine küçük aylarda avantaj sağladı.  
  • Bebek çantasına 3-5 tane buzdolabı poşeti atmak da iyi oluyor. 
  • Bebek kaşığı-çatalı da lazım. Garsonları bulup da küçük çatal bıçak istemek eziyet. 
  • Ben yanıma bir de meyve bıçağı alıyordum. Hem otelde olmuyor diye hem de gün içinde meyve kesip vermem gerekirse diye. 

20 Ocak 2016 Çarşamba

Bebekle Seyahat - Bölüm 2: Otel

Bebekli-çocuklu Avrupa seyahatlerimizde otel seçmek bizi zorladı genel olarak. Zira Avrupa'nın genelinde otel odaları küçük ve şehir merkezindekiler pahalı. Aşağıdaki notlar otel seçim kriterlerimiz.

Şehir merkezindeki otel rahatlıktır. 
Bizim en önemli kriterlerimizden biri bu oldu hep. Hem toplu ulaşıma hem de hareketli bölgeye yakın olsun istedik otellerimiz. Bir kaç nedenle... 
  •  Gün içinde otele uğrayabilmek çok büyük avantaj. Mesela Barselona'da otelimiz Katedralin oradaydı. Sabah Casa Mila'ya gidecektik ancak orası pusete uygun değildi. O yüzden kanguru ile dışarıya çıktık, casa milaya gittik, sonra otelimize uğradık ve bebek arabasını alıp güne devam ettik. 
  • Ya da prag'ta hem 2 yaşındaki bir çocuk olduğundan hem de ben 5 aylık hamile olduğumdan akşam üzerleri otele uğruyorduk, ben biraz uzanıyordum, babası da Eda'ya banyo yaptırıyordu.
  • Bebekle sabah kocaman bir çanta taşımak gerekiyor. Akşam üstü otele uğrayıp çanta ikmali yapmak, fazla yükten kurtulmak, hava serinse bebeği geceye uygun giydirip çıkarmak da bir avantaj. 
  • Son olarak otel hareketli bir yerdeyse otelden çıkıp yeniden toplu taşımaya falan binmeden sokaklarda dolaşmak ve yemek yiyebilmek de güzel. Zira her indi bindi gece uykusundaki çocuğun uyanması için bir risk.
Metrekare önemli... 
Hamileyken Roma'ya gitmiştik, kaldığımız oda 11 metrekareymiş. Çocuk olunca ek bir alana muhakkak ihtiyaç duyuluyor. En azından park yatak için bir yer lazım. Elbette odada çok kalmıyoruz, bu kriter pas geçilebilir ancak biz genelde aramalarımıza 25 metrekareden büyük odalardan başlıyoruz. Fiyatına ve konumuna göre yavaş yavaş metrekareyi küçültüyoruz. Bir seçenek daire kiralamak. Zaten büyük oda bulmanın imkansıza yakın olduğu ülke ve şehirlerde buna mecbur kalabilirsiniz. Bunun avantajı bebek uyuduktan sonra enerjiniz varsa diğer odada film vs izleyebilir ya da sonraki günün planlamasını yapabilirsiniz. 
Mutfak, anneye tatile geldiğini unutturur mu acaba? 
Bazı otel odalarında "kitchenette" oluyor. Ya da daire kiralarsanız mutfak. Eğer ek besine yeni geçmiş bir bebek varsa kolayca bir tarhana çorbası yapmak ya da sabah kahvaltısını hazırlamak için iyi olabilir. Kolay yiyen bir bebeğimiz olduğu için biz buna çok ihtiyaç duymadık. Yurt dışında bebek yemeği için neler yaptığımızı ayrı bir yazı ile anlatacağım. 
 Kahvaltı almalı mı almamalı mı?
Biz otelde öyle bir imkan varsa ve fahiş fiyatlı değilse alıyoruz. Evet avrupa kahvaltıları bizim çocuklara çok uygun değil. Ama en azından süt, haşlanmış yumurta, belki çörek ve ekmek, beyaz olmasa da peynir olması yeterli. Ayrıca büfelerde genelde yoğurt ve meyve de oluyor, onlardan da çantaya atıyorum ben gün içinde yedirmek üzere. Kahvaltı almadığımız otellerde eğer mutfak da yoksa kahvaltıyı dışarda yapmak için çok erken otelden çıkmamız gerekiyor (6'da kalktığı için çocuklarım 7'de kahvaltı yaparız biz) ve kahvaltı için bulabildiklerimiz genelde çörek, kruvasan vs oluyor.
El kadar bebek için para mı verilir?
Verilmez. Biz 1 çocuk için para alan otel pek görmedik. Aşağı yukarı hepsinde 2 yaşının altındaki çocuklar ücretsiz, bir çoğunda da eğer odadaki mevcut yataklar kullanılıyorsa ya da bebek beşiği isteniyorsa çocuklar ücretsiz. Metrekare burada da devreye giriyor. Eğer oda 11 metrekare ise olabilecek en küçük yatağı koyuyorlar ve ortaya çocuk yatırmak imkansız oluyor. İki çocuk olduğumuzda otellerin fiyat politikasının çok değiştiğini gördük. Booking.com üzerinden rezervasyon yaptırırken "çocuklar ve ilave yataklar" bölümünü dikkatle okuduk. 
İçinde uyuyan bir bebekle puseti sırtlandıktan sonra ne yapayım öyle oteli!
Eğer seyahat planında bir bebek arabası varsa otelde muhakkak asansör olup olmadığını kontrol ediyoruz. Ayrıca tekerlikli sandalyeye uygun olup olmadığına bakıyoruz. Tekerlekli sandalyeye uygunsa kapısında 3-4 basamak vs de yoktur diye varsayıyoruz. Ayrıca yokuş olduğunu bildiğimiz yerlere gidiyorsak (mesela lizbon/porto) google maps'den otelin yerini araştırıyoruz, çevresinin yokuş olup olmadığını anlamaya çalışıyoruz. 
Daire mi otel mi? 
Biz bugüne kadar hep otel tercih ettik. Resepsiyon ve oda temizleme hizmetlerinin olması bize avantaj gibi geldi. Ayrıca daire olunca bebek yatağı (park yatak) isteyemiyorsunuz ve kızımız bizimle uyumaya alışkın değildi. Ancak artık 4 kişi seyahat edeceğiz, daire olması daha uygun gibi gözüküyor. Yine de birinin evini kiralamaktansa apart otelleri tercih ediyoruz. 
Yorumlar ve puanların bir nedeni var, incelemek lazım. 
Booking.com ya da orbitz.com'dan rezervasyon yaparken muhakkak puanlara bakıyoruz. 8.5 ve üstünü tercih ediyoruz. Ayrıca yorumları da okuyoruz. Çocuklu misafirlerin yorumları epey fikir veriyor.  
Kampanyalar iyidir.
Milano'ya gittiğimizde 1 gece Venedikte kaldık. Ancak dönüşümüz yine Milano'dandı. Dolayısıyla 3 gece Milano oteli almamız gerekecekti, sonra 1 gece Venedik ve sonra yeniden 1 gece Milano. Ancak fark ettik ki bazı otellerin 5 gece için kampanyası var ve bu şekilde 3+1 gece almakla aynı fiyata gelebiliyor. Oteli 5 gece aldık ve aradaki bir gece için eşya toplamadan check-in check-out yapmadan, sadece 1 gecelik eşyayı sırt çantasına koyup Venedik'e gidebildik. Böyle kampanyaları da takip edebilirsiniz.  

Eğer iki şehirli bir seyahat yapılacaksa ve aynı şehirde 

Bu seçeneklere göre bebekle kaldığımız oteller aşağıda...
  • Barselona : Barcelona Catedral Hotel Çok çok merkezi. Kahvaltı almamıştık. Oda büyüklüğü eh... Mutfak yok, odalar pusete uygun. 
  • Münih : Hotel Ambiance Rivoli Merkezi değil ancak metro ve otobüs durağı çok yakın. Pusete uygun. Kahvaltısı yeterli, oda büyüklüğü eh işte. 
  • Lizbon: Hotel Portugal Çok merkezi. Pusete uygun. Odalar büyük. Kahvaltısı makul
  • Porto: Hotel teatro Yeri merkezi ve yokuşsuz. Ambiyans biraz karanlık, tuvalette kapı yok, bebekler için uygun olmayabilir. 
  • Milano: Milan Hilton. Burası şejir merkezinde değildi ancak ana istasyona çok yakın olduğu için tercih ettik. Çünkü havaalanı otobüsleri, venedik seyahati vs nedeniyle her gün ana istasyona gitmemiz gerekecekti. Ancak çevresinde hiç bir şey olmaması nedeniyle memnun kalmadık, şehir merkezini tercih ederim bir kere daha gidersem. 
  • Venedik: Hotel Paganelli. Eşek yüküyle para verdik. Ama yeri çok çok güzel. Oda küçük ama venedikte başka türlüsünü bulamadık. 
  • Prag: Ventana Hotel. Yeri çok çok güzel. Metrekaresi çok iyi ancak rezervasyon sırasında fark etmediğimiz ayrıntı, oda dubleksmiş. 2 yaşında, hamile annesinin kucağından düşmeyen bir çocukla zor oldu. Kapısında da 3-4 basamak vardı ama otel görevlileri her zaman yardımcı oldu. 

19 Ocak 2016 Salı

Bebekle Seyahat - Bölüm 1: Uçak Yolculuğu



Biz kızımla 6 defa Avrupa seyahati yaptık. 8. ayda başlayan seyahatlerimiz 2 yaş 2 aya kadar devam etti. Ankara aktarmaları ve şehirler arası uçuşlarımızı da konuya dahil olunca kızım hayatının iki senesinde 25'ten fazla uçuş yaptı. Tüm bunların sonunda diyebilirim ki bebekle/çocukla uçak yolculuğunun nasıl geçeceği şans işi. Günü gününü tutmaz.

Her ayda bebekle seyahatin avantaj ve dezavantajları var. Misal ilk 6 ay sık sık uyudukları ve sadece anne sütü aldıkları için bebeğin uyuduğu bir zamana denk gelirse uçuş çok rahat geçecektir, ama uyanık olursa oyalamak çok zor olacaktır.

2 yaşın altına uçakta koltuk verilmiyor. Ancak yanınızdaki koltuğun boş olmasını belki sağlayabilirsiniz. 


Bebeklere koltuk verilmemesi ciddi bir fiyat avantajı sağlasa da onun da koltuğu olması, oturmasa da yanımızda boş bir koltuk olması bizi çok rahatlattı seyahatlerimizde. Düşünsenize küçükcük koltukta 22 aylık bir çocuklasınız, o önünüzdeki tepsiyi açmış ve yanınızda kocaman bir adam var. 
Bebekli yolculara sadece cam kenarı koltuk veriliyor. Bebek durmasa dışarı çıkmak bile uzun bir süreç.
Eğer tek başınıza değil de babasıyla ya da bir yakınınızla seyahat ediyorsanız, birinize cam kenarı birinize koridor olacak şekilde online check-in yapabilirsiniz. Uçak müsaitse ortanızdaki koltuk büyük olasılıkla boş kalacaktır.  
Daha da güzeli, havaalanında check-in bankosundan aranızdaki koltuğu bloke etmelerini rica etmek. Uçak uygunsa ortanızdaki koltuk check-ine kapatılıyor, böylece çantanız, oyuncaklarınız, uzun yolculukta bebeğinizi yatırabileceğiniz bir alan yaratılmış oluyor.  
 Bebek arabasını uçak kapısında bırakmak/almak avantaj sağlayabilir. 
Sağlamayabilir de belli olmaz :) Biz hep arabayı uçağın kapısında bıraktık. Bir istisna dışında da hep kapıda aldık. Bebeğimiz pusette duran bir çocuktu. Pusetler geç geliyor kapıya, o yüzden uçaktan inmek için acele etmedik (eğer uçakta feci halde sıkıldığı için ağlamıyorsa), indiğimizde koridorda pusetimiz hazırdı. Onu açıp bebeği oturtup hızlıca pasaport kontrolüne gittik. Bir de uçağa binmeden önce alanda geçirmemiz gereken 1,5-2 saatte pusetin yanımızda olması bizim için iyi oldu. Ancak 1 yaşından küçük bir bebekse kanguru ile daha rahat olabilir. 
Bazı havayolları arabanızı koymanız için büyük ve güzel bir poşet veriyor (THY). Bazıları vermiyor (Pegasus). 
Uçak içi oyalama sistemleri sistematik bir anne gerektirir.


Bizim sehayatlerden önce 1 sırt çantası oyalayıcımız oluyor. Yaşına göre, o dönemki ilgi alanlarına göre... Bunların yarısı abur-cubur. Eğer küçükse elma-salatalık vs, büyükse çubuk krakere kadar yolu var. Hatta lolipop! Yeter ki sussun. Diğer yarısı da oyuncak. Büyük bebeklerde/çocuklarda boya kalemi, oyun hamuru ve sticker uçağın tepsisi üzerinde güzel oyalıyor. Akarı kokarı sesi çok yok. Ancak o kalemler hep yere düşüyor, daracık yerlerde eğilip almak en eziyetlisi. Hiç görmediği bir kitap ya da her gün okumayı sevdiği bir kitap da olabilir. Sticker albümleri ile pencere ön koltuk, birbirinizin burnu vs gibi aklınıza gelebilecek her yeri stickerlayabilirsiniz. Zor zamanlar için telefona indirilmiş çizgi film ya da oyunlar da iş görür. Ancak dikkat, bunu inişe yakın zamanda kullanırsanız, tüm iniş boyunca telefonu kapattığınız için ağlayan bir çocuk elinizde patlayabilir. 
Ayrıca biraz yaratıcı olmak gerekir. 1 çanta oyuncak varken anahtarlık ve cüzdan boşaltma ile oynayan nice çocuk var.  

Hangi saatte uçacağınıza karar vermek önemlidir. 
Önemlidir ama biz uçak biletlerimizi hep en az 4 ay önceden aldık. 3 aylık bir çocuğun 7 aylık uyku alışkanlıklarını tahmin etmek zor. Genel olarak eğer imkan varsa nispeten keyifli oldukları sabah saatleri tercih edilebilir. Eğer ağır bir uykusu varsa gece uykusu sırasında uçmak da rahat olabilir. Ama tam uyku saatinde uçağa binmek en kötüsü. Bir şekilde uçağa binerken uykusu kaçıyor, sonra gelsin huysuz bir bebek. 
Kulakları zarar görmesin isteriz, malum tüm seyahatte kulak ağrısı çeken huysuz bir bebekle başbaşa kalmak da var. 
Doktorumuz bize çenesi oynasın yeter demişti. Anne sütü alıyorsa emzirmek, emzik alıyorsa emzik, olmadı biberonla su, mama vs iş görür. Daha büyük yaşlarda biz kalkış inişte meyve ya da çubuk kraker falan verdik. Hatta son seyahatimizde sakız ile tanıştı ve uzun bir süre onun sadece uçakta olan bir şey olduğunu sandı. 
En büyük krizler emniyet kemerinden çıkar.
Eğer 2 yaşının altındaysa bir bebek kemeri veriyorlar ve onunla kendi kemerinize bağlamak gerekiyor. Kemeri fark edebilecek yaşa gelmişse bu kemer işi hiç hoşlarına gitmiyor, çıkar çıkar diye ağlayabiliyorlar. Ya da bizimki öyle huysuz bir çocuktu. Ben çoooook çoooook bol bağlayıp ona hissettirmeden yavaş yavaş sıkıyordum. Bir de o kırmızı kemeri görmesin diye kolumun ya da battaniyesinin altına saklıyordum. 2 yaşına doğru sonra uçak yolculuklarından 1 hafta önce hazırlıklara başladık. Evde uçakcılık oynamak gibi. Yanyana dizilip "hadi ucağa bindiiiiik, hadi herkeeeesssss kemerlerini bağlaasıııııın, çıııııt, bağladık. Artık uçak uçabilirrrrr, yaşasıııın" diye maksimum neşeli ve abartılı şeyler. Ha bir de hosteslerden bahsetmek ve onları böyle öğretmen gibi sevgisi ve saygısı kazanılması gereken birileri olarak göstermek iyi oluyor. Sırf hostesin gözüne girmek için kemere razı oluyor bizimki. Bir sehayatte yanımızdan her hostes geçtiğinde ona göstermek için bağırıp durdu kemeerr kemeeeer diye mesela. 
Kucağımda kangurusunda uyuyan çocuğa kemer bağlamak için uyandıran hostesi ise asla affetmeyeceğiz (ben ve çevremizdeki tüm yolcular)  Sonradan diğer arkadaşların tecrübelerini okuyunca fark ettim ki biraz inat edip sorumluluğu alınca kanguru ile uçuşa izin veriyorlarmış. O uyduruk kemerden çok daha güvenli kanguru sonuçta. Aklınızda bulunsun.