11 Kasım 2013 Pazartesi

Barselona: Gitmeden Önce

Teleferikten Barselona
Son dönemdeki seyahatlerin hiç birini bitirememişim. Ancak henüz onları bitirmeden, anılar tazeyken Barselona’yı yazmaya başlayalım dedim.

Önce gitmeden önceki hazırlıklar…

Barselona seyahatinin özelliği kızımızla gideceğimiz ilk seyahat olması. Hamileyken Edinburgh ve Roma’ya gitmiştik. Kız büyüdü 6 aylık oldu, biz kurtlandık. Orası mı burası mı derken hep görmek istediğimiz ama ucuza bilet bulamadığımız Barselona’ya karar verdik.

Uzun kurban bayramının sonuna doğru gitmek üzere bilet aldık. Gidiş 17 Ekim – Perşembe, Dönüş bayramdan sonraki Salı olacak şekilde bilet alınca Pegasus ile Ankara aktarması dâhil 2 kişi ve bir de bebek 1300 TL’e mal oldu.

Otel konusuna bilet almadan hiç bakmamıştık. Meğer ne pahalıymış oteller :) Bu sefer yanımızda 7,5 aylık bir bebek de olacağı için kriterler çok fazla. Booking.com’dan 4 yıldızlı, 8,5 üzerinde puanı olan, odası en az 20 metrekare (bebek yatağı da gireceği için), şehir merkezinde ve bütçemize uygun bir otel aradık. Bu kriterler göre otel bulamayınca bütçeyi arttırdık ve nihayet Hotel Barcelona Catedral’i bulduk. 5 gece için toplam 1000 Dolar verdik. Otelden çok memnun kaldık. Özellikle yeri çok rahattı. Bebekle çok rahat ettik.

Barcelona’da geçireceğimiz 6 gün 5 gece için şehri araştırırken bir günümüzü Figueres-Girona turuna ayırabileceğimizi fark ettik. Tren biletleri sadece seyahat günü alınıyor. O yüzden önden bilet almadık, ama Figueres’deki Dali Müzesinde çok sıra olduğunu okuduğumuz için bileti online sitesinden aldık. (Bu güne ait seyahat notlarını okumak için buraya tıklayabilirsiniz) Bunun dışında da başkaca bir bilet alma işimiz olmadı. Ancak Picasso müzesi ve Sagrada Familia için de online bilet almanızı tavsiye ederim.

Son olarak vize… Ben tüm evrakları toparlayayım sonra VFS Visa Services’dan randevu alırım dedim ama bana en yakın randevu tarihi olarak 2 hafta sonrasını verdiler. Hatta web sitesine göre hiç randevu saati olmadığını söylüyordu ama çağrı merkezini arayarak randevu alabildim. Pasaportlarımız ise 10 günde elimize ulaştı. 15 gün kalışlı 1 aylık multiple vize vermişler. Vize başvurusunda işimizi yarım saatte hallettik.

Biz 5 gece 6 gün kaldık. Bir günümüzü yukarıda yazdığım üzere Figueres-Girona’ya ayırdık. Ucağımız öğlen indi, öğlen kalktı. O yüzden son günü saymayabiliriz. Bize bu kadar süre yetti. Bebek olduğu için sabahları erkenden otelden çıktık, akşamları ise 9 gibi en geç odadaydık. Bazı günler öğleden sonra otelde 1-2 saat geçirdik, kızın bazı ihtiyaçları için. Bunun dışında hep dışardaydık.

Ulaşım için 10’lu metro kartlarından kullandık. Bu şekilde aldığımızda 10 biniş 10 Euro’ya geldi. Havaalanından ulaşım için de Aerobus kullandık. Pegasus terminal 2’e iniyor. O nedenle A2 hattını kullandık. Yaklaşık 35 dakikada Katalunya Meydanında olduk. Otobüs her 10 dakikada bir kalktığı için hiç beklemedik sayılır. Gidiş dönüş bileti kişibaşı 10,20 Euro’ya aldık. Dönüş biletlerinde bir tarih saat yazmadığı için 9 gün içinde olmak kaydıyla istediğiniz zaman kullanabilirsiniz.

Tüm ön hazırlıklar bu kadar… Artık gezmeye başlayabiliriz.

10 Kasım 2013 Pazar

Barselona 1. Gün: 17 Ekim 2013

Nihayet aylardır beklediğimiz seyahat tarihi geldi. Ekim ortası olmasına rağmen hava 22 derece gösteriyor, ideal gezme sıcaklığı.

Uçağımız Ankara'dan sabah 8'de kalkıyor. 10.15'de ise İstanbul'dan Barcelona ucağı var. Uçuş yaklaşık 3,5 saat sürüyor. 13'de uçağımız inmiş oluyor. Kızla uçak yolculuğu nasıl geçecek diye çok endişeliydim ama sabah saatleri olduğundan herhalde gayet uyumlu... Uçaktakileri kendimize küfretmeden varmayı beceriyoruz :) 

Hiç bir yerde görmediğim kadar hızlı şekilde pasaport kontrolünden geçiyoruz. Takır takır geçiriyorlar bizi. Pasaportta beklemezsen bagajda beklersin kuralı geçerli oluyor ve bu sefer de bagaj alımı için bekliyoruz. Eda'nın arabası da bagajla birlikte çıkıyor ve böylece artık havaalanından ayrılabiliriz. Bu arada havaalanı da mahalle havaalanı gibi :) Terminal 2'de olduğumuzdan herhalde bomboş ve küçücük. 

Dışarı çıkınca sağa doğru ilerliyoruz yol tabelalarını izleyip. Giden yolcuya kadar yürütüyor bizi tabelalar, ve nihayet Aerobus'a ulaşıyoruz. Bileti otobüsün kapısında alıyoruz. Otobüs zaten boş, kuruluyoruz istediğimiz bir yere. 

Katalunya Meydanında Aerobus'tan indikten hemen sonra 

35 dakikanın sonunda, uçaktan indikten ise yaklaşık 1 saat sonra Katalunya meydanının kalabalıklığı içindeyiz. Google Maps sağolsun otel için nereden gideceğimizi şak diye buluyoruz. Otele giderken Av. Portal de l'Angel'dan geçiyoruz ve bu bulvardaki kıpır kıpırlık kalabalık tüm yorgunluğumuzu alıyor. 

Otelimizin karşısındaki Katedral
Otelimiz (Hotel Barcelona Catedral) Plaça Catalunya'ya 500 metre mesafede. Otele gidip check-in yaptıktan sonra odamıza kavuşuyoruz.

Otelin önünde, Barselona'yı keşfe çıkıyoruz

Saat tam 3'de kendimizi sokağa atıyoruz. Otelin hemen önünde Barcelona Catedrali ve büyük bir meydan var. Meydanın çevresi çevrilmiş ve bir dolu stand/çadır kuruluyor. Ne olduğunu anlamadan otelin hemen paralel caddesinde olan meşhur La Rambla caddesine gidiyoruz. Niyetimiz Catalunya Meydanından deniz kenarına kadar uzanan bu caddede yürümek, görülmesi planlanan La Bogueria pazarı ve Colomb Heykelini görmek.

La Boqueria
Pazar çok hareketli. Pusetle ilerlemek bile zor, ama son derece keyifli. Dilimlenmiş meyveler ve lezzetli katalan çikolataları elimizden kurtulamıyor. Çoğu blogta okuduğum ayak üstü tapas yemeği ise ya biz beceremiyoruz, ya da cidden o kadar abartıldığı gibi değil. Ayrıca şarküteri ürünleri, zeytinler, mantarlar vs satılıyor pazarda. Balık pazarı da var, ancak biz gittiğimiz saatte çoğu kapanmıştı, kalanlar da toparlanıyor.
Pazardaki kurutulmuş mantarlar


Pazardaki doğranmış meyveleri yanılmıyorsam 3 Euro'ya alıyoruz, hemen girişte olan çikolataları ise kendimiz seçiyoruz ve tarttırıyoruz. 10 parça civarı çikolata aldık ve 10 Euro para verdik.

Çikolataları büyük bir iştahla seçerken

Pazardan çıkınca yine aşağıya, deniz kenarına doğru yürümeye devam ediyoruz. Sağlı sollu hediyelik eşyacıların olduğu bu cadde (La Rambla) bizi Kolomb Heykeline çıkarıyor. Cadde zaten çok uzun bir cadde değil.

Heykele çıkmadan uzaktan fotoğrafını çekerek limana doğru ilerliyoruz.
Kolomb Heykeli
Denizi görmek bizi iyi hissettiriyor. Rambla del Mar köprüsünün üzerinden geçerek Maremagnum isimli alışveriş merkezine doğru ilerliyoruz. 



köprünün sol tarafında tekneler kalkıyor. Saati gelince biz de tur yaparız diye düşünüyoruz, ama sonradan vaz geçiyoruz. 

Barselona hakında araştırma yaparken sık sık adını okuduğum Tapa Tapa isimli zincir tapasçıyı görüyoruz. Tam denizin kenarında. Otelden çıkalı 1,5 saat olmuş bu arada, mola verilebilir. 


Bu tapasçı da ilk Sangria'larımızı içerken Patatas Bravas'larımızı yiyoruz. Kalamarı şa-ha-ne!




Yemekten sonra yeniden yola koyuluyoruz. Deniz kenarından ilerliyoruz.


Çikolata müzesine gidiyoruz. Pazarda yediğimiz Katalan çikolataları bu kararımızda çok etkili oluyor, ama ne yazık ki bu yanlış bir karar! Bu müze gördüğüm en uyduruk müzelerden. İçeride çikolatadan yapılmış figürler var, figürler güzel ama onları görmek için de girmeye değmez.


Çikolatadan yapılmış figürler
Neyse ki biletler çikolata şeklinde. En azından 5 Euro karşılığında bir çikolata almış oluyoruz.

Çikolata müzesi bileti
Saat 7'e geliyor artık ama Eda çok yorulduğundan dolaşa dolaşa otele dönüyoruz. 

9 Kasım 2013 Cumartesi

Barselona 2. Gün: 18 Ekim 2013

Ertesi sabah erkenden kalkıp yollara dökülüyoruz. O kadar erken ki daha hava bile aydınlanmamış. Otelden kahvaltı almamıştık, o nedenle önce kahvaltı yapabileceğimiz bir yerler arıyoruz. Kurtarıcımız Starbucks'a gidiyoruz.

Sabah erken saatte Barcelona'nın boş sokakları
Kahvemizi için planlarımızı yaptıktan sonra, yeniden otele dönüp Eda'nın arabasını odaya bırakıyoruz. Niyetimiz Gaudi'nin eseri Casa Mila'ya (La Pedrara) gitmek. Orada puset zor olur diye düşünüyoruz, zira çatıya falan çıkacağız.

Otelden çıkıp otele 400 metre uzaklıktaki Liceu durağından metroya biniyoruz. 3 durak sonra da Diagonal'de iniyoruz. Biraz ilerledikten sonra meşhur binayı görüyoruz.
Casa Mila (La Pedrera) 
  • Çalışma saatleri: 09.00-20.00 
  • Kapalı gün: Her gün açık
  • Ücret: 16,5 Euro
  •  En yakın istasyon: Diagonal 
  • İpucu: Yağmur yağarken en ilginç yeri olan çatıyı kapatıyorlarmış, o yüzden yağmursuz bir günde gitmek lazım.  
Sabah açılır açılmaz gittiğimizden herhalde, hiç sıra yok. Önce avluya giriyoruz. Sonra da meşhur çatısına çıkıyoruz. Sonra da dolaşarak aşağıya iniyoruz. Keyifli bir yer.  Sanırım 1 saatten biraz fazla vakit geçiriyoruz. Eda hep kangurusunda... 
Casa Mila çatısı

Casa Mila'nın balkon demirleri

Casa Mila Çatı


Oradan çıkınca yürüyerek Passaig de Garcia caddesinden Katalunya meydanına doğru ilerliyoruz. Yürürken sol tarafta Gaudi'nin bir diğer eseri Casa Batllo'yu görüyoruz. Buranın içine girmeyip dışardan fotoğraf çekmek ile yetiniyoruz.
Casa Battlo 
  • Çalışma saatleri: 09.00-21.00 
  • Kapalı gün:- Ücret: 20.35 Euro 
  • Süre: 1 saat 
  • En yakın istasyon: Passaig de Gracia
Keyifli bir cadde Passaig de Gracia. Yürüye yürüye katalunya meydanına varıyoruz. Emin olmamakla birlikte meydandaki büyük El Corte Ingles mağazasına girmiş olabiliriz. Otele uğrayıp Eda'nın pusetini alıp yeniden yola koyuluyoruz.

Bir gün önce ne olduğunu anlamadığımız otelin önündeki standlar meğer bir pazarın ön çalışmasıymış. Pazar mı denir ona bilmiyorum, üreticilerin stand kurdukları bir yemek festivali. Şaraptan çikolataya, şarküteri ürünlerine kadar satış yapılan standlar. Biraz orada vakit geçiriyoruz.
Yemek festivali

Festivaldeki Katalan Çikolataları

Bundan sonraki amacımız teleferik ile Montjuic Tepesi. Bunun için yeniden Liceu durağına gidiyoruz. Sabah bindiğimizin aksi yönüne doğru yeşil hatta biniyoruz. Paral-lel durağında iniyoruz. Buradan çıkınca yönlendirme tabelelarını izleyerek fenikülere biniyoruz. Oradan da inince teleferik'e ulaşıyoruz.
Teleferikten Barcelona Manzarası


Teleferik'te biraz sıra var, güneş de tepemizde. Beklemek zor geliyor ama neyse ki bir süre sonra sıra bize geliyor. Bebek arabasını katlamamıza gerek kalmadan biniyoruz. Barcelona'ya tepeden baka baka Montjuic tepesine çıkıyoruz. Bence beklediğimize değiyor.

Teleferikten Barcelona
Teleferik tek yön 7,30 gidiş dönüş 10,30 Euro. Her gün 10.00-19.00 saatleri arasında çalışıyor ve yolculuk yaklaşık 10 dakika sürüyor.

Tepeye çıkınca kale'ye doğru ilerliyoruz. Kale'nin manzarası çok güzel. Ama yollar Arnavut kaldırımı, bebek arabasına hiç uygun değil. Güneş de çok dik, Eda için endişeleniyorum. Kalede çok vakit geçirmeden Oradaki bir cafede oturup bir şeyler yiyip içiyoruz.

Kale'den liman
Orada gördüğümüz bir otobüs durağından şansımızı deniyoruz ve bingo! İstediğimiz gibi MNAC müzesine gidecek bir otobüs buluyoruz. (Yanlış durakta inip epey yürüyoruz o ayrı)

MNAC yani Katalunya Ulusal Müzesi, uzaktan güzel mi güzel binası ile görünüyor. Aslında bu tür müzeler bizim çok ilgimizi çekmez ama bu müzeyi seviyorum. Belki de binası ve önündeki manzara etkili oluyor bunda.

MNAC
  • Çalışma saatleri: 10.00-18.00 (Yaz döneminde 20.00'e kadar) 
  • Kapalı gün: Pazartesi
  • Ücret: 12 Euro
  • Süre 3 saat
  • En yakın istasyon: Metro ile Plaça Espanya
Müzenin önü, aşağısı Magic Fountain, karşısı Arena

Buradan çıktıktan sonra manzaranın da tadını çıkarabilmek için müzenin önündeki cafeteryada bir şeyler içiyoruz. Yolun bundan sonraki kısmı merdivenli. Ben kızı kucağıma alıyorum, Serkan puseti sırtına. Yorucu ama keyifli bir yolculuk başlıyor. Aşağıya doğru iniyoruz, hedefimiz Poble Espanyol. Burası müzeye 900 metre uzaklıkta.

Merdivenlerden indikten sonra
Poble Espanyol
  • Çalışma saatleri: 09.00-00.00 (Pazartesi günleri 20’de kapanıyor) (Dükkanlar 19.00’a kadar açık) 
  • Kapalı gün: -
  • Ücret: 11 Euro
  • En yakın istasyon: Espanya (Ki bence çok yakın değil)
Poble Espanyol olimpiyatlar sırasında yapılmış yapay bir köy. İspanyanın her bölgesinden bir-iki bina secilmiş. Oraya yapılmış. Şu anda bu evlerin içi cafe, butik, hediyelik eşyacı, sarapçı, çikolatacı vs... İçerisi çok boş, sanki cıvıl cıvıl olursa güzel olurmuş da bize çok tat vermiyor. Terk edilmiş bir köy gibi. Belki de yorgunluktan öyle hissediyoruz, aşağıdaki fotoğraf bence çok şey açıklıyor.
Yorgunluktan ölmüş anne, cin gibi kızı
Burada içtiğim en güzel sangria'yı içiyorum ama hakkını yememek lazım. Meydandaki cafelerden birine oturuyoruz, ne yazık ki tabelasını çekmemişim. Ama menüsü aşağıdaki fotoda var. Aaa Türk Kahvesi de varmış derken, Türkçe hoşgeldiniz diye ağırlanıyoruz. Sangria ilaç gibi geliyor.

Sangriasına bayıldığımız cafe
Biraz dinlendikten sonra köyden çıkıp müzedeyken tepeden gördüğümüz Magic Fountain'e gidiyoruz. Poble Espanyoldan 10 dakika uzaklıkta zaten.

Çeşmede bizim gittiğimiz tarihlerde her cuma ve cumartesi saat 19.00'dan sonra 20.30'a kadar ses ve ışık gösterileri yapılıyor. Biz vardığımız sırada gösteri başlıyor.

Gösteriyi izlemek için toplanmış kalabalık, ve arkada MNAC müzesi




Yarım saat kadar gösteriyi izliyor, sonra kalabalığı yara yara Espanya Meydanına doğru ilerliyoruz. Meydanda bir de Arenas de Barcelona diye bir alışveriş merkezi var. Burası aslında boğa güreşlerinin olduğu bir arenaymış da sonradan AVM olmuş. Biz yiyecek bir şeyler buluruz umuduyla buraya giriyoruz. Meğer buranın dışında yine Tapa Tapa varmış. İçeriye oturuyoruz. Diğer gittiğimiz Tapa Tapa kadar ferah değil ve içerisi çok gürültülü. Yine de güzel. Yemeğimizi yiyip Espanya meydanından metroya binip otelimize dönüyoruz.

8 Kasım 2013 Cuma

Barcelona 3. gün: 19 Ekim 2013

Bugünün programında Picasso Müzesi, Cituedella Parc, Barceloneta, Barcelona Katedrali, Sagrada Familia var. 
Gün ağırırken Barcelona Katedrali
Sabah yine erkenden kalkıyoruz, ama ne yazık ki ilk hedefimiz olan Picasso Müzesi saat 10'da açılıyor. Tabi biz daha hava aydınlanmadan sokaktayız. Önce kahvaltı için La Rambla'ya çıkıyoruz. Kapısında kahvaltı seçenekleri olan Moka isimli cafeye oturuyoruz. Seçimimizden çok memnun kalıyoruz. Yeni çıkmış Churros'ları görünce ben 1 tane rica ediyorum. Hımmmm tadı hala damağımda.
Cafe Moka

Cafe Moka kahvaltı seçenekleri
Buradan çıkınca yürüyerek Katalan Müzik Sarayını görmeye gidiyoruz. İçeriye girmeyi planlamıyoruz, hem 10'da açılıyor, hem de giriş bizim için çok pahalı. Sarayı dışardan görüp yolumuza devam ediyoruz.

Palau de la Musica Catalana

  • Çalışma saatleri: 10.00 – 15.30
  • Kapalı gün: Yok
  • Ücret: 17 Euro
  • Süre: Rehberli tur - 55 dakika
  • En yakın istasyon: Urquinaona
Picasso müzesine vardığımızda saat 09.45. Daha açılmasına 15 dakika var. Biz 50. sıradayız. Henüz gişeler açılmadığı için sıra ilerlemiyor ama açıldığında hızlı ilerliyordur sanırım. Zira biz sırayı beklemedik, bir görevli Eda'yı görünce bizi başka bir kapıdan aldı, müzeye açılır açılmaz girdik.
Picasso müzesi önünde sıra beklerken
Bir gece önce hiç yapmadığımız bir şey yapmıştık, bir müzeye gitmeden önce o kişinin hayatını okumuştuk. Belki de ondan, ya da müzenin düzeninden Picasso müzesinden keyif alıyoruz. Eda'nın müze süresince uyuması da keyif almamıza yardımcı olmuş olabilir :)

Yoğun sezonlarda buraya internetten bilet alıp gitmenizi tavsiye ederim. İçeride fotoğraf çekmek yasak olduğu için hiç fotoğraf yok.
Picasso Müzesi
  • Çalışma saatleri: 10.00 – 20.00
  • Kapalı gün: Pazartesi
  • Ücret: 11 Euro
  • Süre: 2 saat (Biz hızlı gezdiğimiz için içeride 1 saat kaldık)
  • En yakın istasyon: Jaume I
Buradan  çıkınca şehrin en büyük parkı olan Ciutadella Park'a gidiyoruz. Şehrin göbeğindeki bu park yine şaşırtıyor bizi .Biz Ankara'lıyız, bizde nerde....




Parkın kuzey kapısından girip Güney kapısından çıkıyoruz. Amacımız Barceloneta... Burası şehrin plaj bölgesi. Deniz kenarına inince yeniden bir kahve molası veriyoruz, zira bizim kızın ara öğün saati geldi.

Deniz kenarında yürüyoruz biraz. Sahil hareketli, denize giren pek yok ama.



Biraz oralarda dolaştıktan sonra yemeğe oturuyoruz. Passeig Joan Borbó üzerinde El Rey de la Gambla. Burayı oradan yaşamış biri şu sözlerle övmüştü : "ucuz balik restauranti... kalamari ozellikle sahanedir" Biz de kalamar yiyoruz, sangria içiyoruz. Gerçekten güzel. Kalamarın porsiyonu da kocaman.

Yemekten sonra Passeig Joan Borbo caddesinden ilerleyerek yeniden Carrer de Montcada sokağına giriyoruz. Sokak cıvıl cıvıl. Tapas barlar, insanlar... Meğer burası Picasso müzesinin olduğu caddeymiş, biz sabah sokağın diğer tarafından girip böyle canlı bir sokak olduğunu fark etmemişiz.


Biraz yorulduğumuz için, Eda'nın da banyo yapması gerektiği için otelde bir mola veriyoruz. Sonra yeniden sokak. Önce otelimizin önündeki festivale uğramak lazım. Zaten Barcelona Katedraline gitmek için buradan geçmeliyiz.

Yemek Festivali
Katedral ziyaretimizin saatini önünde yapılacak olan Sardana Dansının saatine göre ayarlamıştık, ancak belli ki festival yüzünden bugün dans yok.

Katedral

  • Çalışma saatleri: 08.00-19.30 
  • Kapalı gün:-
  • Ücret: 13.00-17.00 saatlerinde bağış ile giriliyor (6 Euro)
  • En yakın istasyon: Jaume I
Katedralden sonra metroya binip Sagrada Familia'ya gidiyoruz. İçine girmeyi planlamıyoruz, o yüzden özellikle akşam saatine denk getirdik ki hem gündüz gözüyle hem de gece ışıklandırması ile görelim istiyoruz. Sagrada Familia için internetten bilet almanın faydalı olacağını söylüyor kaynaklar.
Sagrada Familia

  • Çalışma saatleri: 09.00-18.00
  • Kapalı gün: Yok
  • Ücret: 14.80 (sadece bazilika)
  • En yakın istasyon: Sagrada Familia
Sagrada Familia'nın çevresinde tur attıktan sonra oradaki Burger King'te yemeğimizi yiyoruz. Civarda dolaşıyoruz. Saat henüz erken, o yüzden yürüyerek otele dönmeye karar veriyoruz. Aslında burası otele yaklaşık 4 km uzaklıkta. Metroyla gitseymişiz iyiymiş, fuzuli yere yürümüş olduk.

Yürürken yine Casa Battlo'nun önünden geçiyoruz. En son Katalunya meydanındaki Apple Store'a uğrayıp günü noktalıyoruz.

Gece ışıklandırması ile Casa Batllo
Yarın Figueres-Girona.

7 Kasım 2013 Perşembe

Barcelona 4. gün (Figueres-Girona) : 20 Ekim 2013

Sabah 7.15'de otelden çıktık, ki burada hava 8'de aydınlanıyor. Bugün Figueres ve Girona'ya gideceğiz. Figueres Dali Müzesi ile bilinen bir yer. Önce trenle Figueres'e, sonra Girona'ya gideceğiz. Ön hazırlık olarak, daha önce müze için biletlerimizi online bilet olarak almıştık. 

Otele yakın olan Jaume I istasyonundan metroya binelim, iki durak sonra passaig de gracia durağında inelim dedik. Ama otele 150 metre uzaklıktaki durağın yerini karıştırmayı başardık ve 500 metre yolu uzattık:) Passaig de Gracia durağına geldiğimizde yön tabelaları ile tren istasyonunu gösteriyordu. Metronun içindeki yön tabelalarını izled
ik. Bu da bu güne dair ikinci hatamız oldu. Metronun içinden ine çıka upuzun yollardan götürdü bizi. Oysa yeryüzüne çıkıp cadde üzerinden gitsek çok daha hızlı olacakmış. Zira Eda'nın arabası bizi merdivenlerde çok yavaşlattı. Sonlara doğru neredeyse koşuyorduk. Zira bu iki hata 7.51'de kalkacak treni kaçırmamıza yol açacaktı.  

Tren biletleri Casa Bottlo'ya arkanızı döndüğünüzde tam önümüzdeki caddeden alınıyor. Passaig de Gracia caddesinin bir paralel köşesi. Bilet alıp turnikeden geçip tren ile neredeyse aynı anda istasyona vardık. Renfe trenine bindik, md diye geçiyor, bu diğer trene (regional) göre daha konforlu. 

Trenimiz önce Girona'ya gidiyor, sonra da Figueres'e
Trende yer numarası yok, istediğimiz bir yere oturduk. Koşturmaktan kıpkırmızı olan suratlarımızın normale dönmesinden sonra tüm kompartımanda sadece biz olduğumuzdan rahatça Eda'yı yedirdik, altını değiştirdik vs... 

7.51'de kalkan trenimiz 9.36'da Figures'e vardı.

Turizm ofisine uğrayalım dedik ama yerini bulamadık. Turizm ofisinin tabelalelarını izlerken karşımıza Dali'nin yansıma portresi ile bir fırın çıktı. La botega del pa isimli bu fırından toplam 3 Euro'ya kruvasan benzeri 2 çörek alıp yolumuza devam ettik. Ve Dali Müzesi'ne vardık.
Dali'nin yansıması

Çöreklerini sevdiğimiz pastane
Önceden internetten aldığımız biletler 11 içindi, ama biz 10.15'de müzeye girdik. Pazar sabahı ve Ekim ortası olması sebebiyle sanırım hiç sıra yoktu. Hatta online bilet gişesi bile açık değildi, normal gişeden işlem yaptırdık. Müzeye sırt çantası ve bebek arabası almıyorlar. Onları vestiyere bırakıp müzeye girdik. Zaten araba ile müzeyi gezmek imkansızmış.
Müzenin dışı






Müzeyi sevdik desek bir türlü sevmedik desek bir türlü, bu konuda kararsızım. Ama Figueres'i sevmedik, bu net. Pazar günü gitmenin etkisi de olabilir, her taraf boş, her taraf kapalı..


Müzeyi 1,5 saatte gezdik. Oradan çıkınca hemen oralardaki bir otelin restauranında tost, Hamburger ve 2 kahve aldık. Toplam 10,40 Euro ödedik. Daha sonra çok oyalanmadan tren istasyonuna geri döndük. İlk tren için bilet alıp istasyondaki cafe'de treni bekledik.

Bu sefer regional trene bindik. Bu tren aralardaki duraklarda da durduğu içi daha uzun sürüyor ama daha ucuz. Figueres istasyonunda turnike yok, biletler trende kontrol ediliyor. Biletlere Girona icin 7,20 Euro verdik (iki kişi).
Girona ve Katedrali

Girona için 13'de bindiğimiz trenden 13.45'de indik. İstasyon çıkışında yer alan haritanın fotoğrafını çektik, orada bu haritayı kullandık. Girona benim daha çok hoşuma gitti, ama pazar olması her yerin kapalı olması sebebiyle pek cıvıl cıvıl değildi.

Girona evleri


Nehir kenarında dolaştık, katedrale yürüdük. Katedral 7 Euro imiş, biz girmedik. Bağımsızlık meydanında Cafe royal'de oturup Sacher pasta, iki bira ve bir kahve ictik. Pasta lezzetli, bira ve kahve standartı. Bahşiş dahil 9 Euro civarında para ödedik.

Girona'yı Floransa'ya benzetenler varmış

Girona tren istasyonu
Biraz daha cevrede dolaşıp hediyelik eşya alışverişinden sonra 16.20 trenini yakalamaya karar verdiğimizden yine koşturmaya başladık :) Tren biletini kişi bası 10.50  Euro'ya alıp yine trene bindik. Bu bindiğimiz de MD treniydi. 17.35'de Barcelona Passaig de gracia durağında olduk.

Bu sefer yürüyerek otele gittik. Odada biraz dinlendik, Eda'nin ihtiyaçlarını giderdik. Sözüm ona gece uykusuna geçmesini sağladık ve derin uyuduğuna emin olunca La Rambla'ya paella yemeğe çıktık. Gel gör ki dışarı çıkar çıkmaz bizim kız uyandı, etrafa bakmaya başladı. Uyusun da yemeğe öyle oturalım dediğimizden caddede bir yukarı bir aşağı dolandık, zaten nerede yiyeceğimize de ancak karar verdik.

Bir zincir restaurant olduğunu sonradan anladığımız Gaudi Tapas'a oturduk. Kapısının önünde nargileler gorunce biraz şüphelendik ama yine de girdik. Menü yapmışlar. Bir başlangıç, bir ana yemek, tatlı ve ekmekten olusan menü vergi hariç 18,50 Euro. 1 litre sangria da aynı fiyat. Biz keçi peynirli salata ve sarkuteri tabağı aldık. Ana yemek olarak da Tapas tabağı (patatas Bravas, peynir kroket, köfte vardı) ve deniz mahsulü paella aldık. Tatlı olarak ise crema catalan ve limonlu bir tatlı aldık. Yemeklerin tümü lezzetliydi, özellikle tatlı superdi.

Uyutmaktan vazgeçtiğimiz an...
Ama meğer alt katı Araplar için düzenlemişler. Biz üst katta yani giriş katindaydik.  Içerde iki ekrandan ispanya ligindeki maçları veriyorlardı, ama Arap kanalından :))) o yüzden içerideki şık ortama uygun olmayan bir hava vardı. Eğer yemeğimize güzel bir müzik eşlik etseydi daha çok keyif alabilirdik. Bir de kızın uyumama stresi vardı ki onu uyutmaktan bir sure sonra vazgeçtik.

Ertesi günün planını yapmak üzere geceyi sonlandırdık.