30 Ocak 2013 Çarşamba

Roma 3. Gün : 3 Aralık 2012

Ablamların Venedik, bizim Floransa seferlerimiz bitince artık Roma’nın kendisini gezebiliriz. Sabah erkenden kalkıp Termini’ye gidiyoruz. Şehri gezmeyi planladığımız turistik şehir otobüslerinin ilk durağı Termini. Her şehirde görmeye alıştığımız City Sightseeing Tours da var ama biz yerel olan Trambus 110’a binmeye karar veriyoruz. 

Bu otobüsler 8.30'da başlıyor ve tüm gün 15 dakikada bir olmak üzere bütün önemli noktaların yakınından geçiyor. 1 günlük fiyatı 20 Euro. (Biz sanırım bu kadar vermemiştik, ama bu satırları yazdığım sırada güncel fiyat bu). 
Konstantin Takı

Aralık ayında sabah 8.30'da hava epey soğuk. Soğuktan ziyade acaip rüzgarlı ve bu rüzgar bizim içimize işliyor. Hedefimiz Kolezyum (colosseum) . Turist otobüsü ile 10-15 dakikada varıyoruz. Otobüs bizi Arch of Constantin tarafında bırakıyor. Bu takın fotoğraflarını çektikten sonra Kolezyum'u çekmeye başlıyoruz. 

Kolezyum ve 7 aylık hamile ben

Hava çok soğuk olduğundan Kolezyum'un içine girmiyoruz.

Girmek isterseniz  08.30-16.30 arasında her gün ziyaret edebilirsiniz. Burası için aldığınız biletlerle Palatine Museum ve Roman Forum'a girebiliyorsunuz ama sanırım bunun için iyi bir arkeoloji meraklısı olunması lazım. Giriş 16,5 Euro. Roma Pass alırsanız ücretsiz.

Kolezyumdan Venedik Meydanına yürürken

Kolezyum'dan sonra yürüyerek Venedik Meydanına (Piazza Venezia) gidiyoruz. Bunun için Via Dei Fori Imperiali üzerinden 1 km yürüyoruz.



Meydandaki Vittoria Emanuelle II Abidesini görüyoruz. Üzerinde 4 at heykeli yer alan bu beyaz binanın merdivenlerinden yukarı çıkıp meçhul asker anıtını görüyoruz.



Merdivenlerden çıkıp asansöre ulaşmayı hedefliyoruz. Böylece asansörle yukarıya çıkıp Roma manzarası göreceğiz. Ancak asansör arızalı, o yüzden bulunduğumuz kattan Roma'ya bakmakta yetiniyoruz, ki bu da fena bir manzara değil.

Sabah yola çıkarken Kolezyum'a girmeyi hedeflemiştik, o yüzden programımızda öndeyiz. E madem öyle biz de Capitolini Müzesi'ni gezeriz diyoruz, hazır yakınız. Ama maalesef onda da muvaffak olamıyoruz, zira günlerden pazartesi ve müze kapalı.

San Pietro Meydanı



Şehir turu otobüsünden bazilika

Ne yapsak diye düşünürken Vatikan'a gitmeye karar veriyoruz. Aslında Vatikan ertesi günkü programımızda var, ne de olsa sabahtan gitmek lazım. Ama biz şansımızı deneyelim diyoruz. Bingo! Hiç sıra yok.

Tur otobüsüne biniyor ve şehre baka baka Vatikan'a daha doğrusu San Pietro Meydanına varıyoruz. Karnımız aç, önce bir yemek yiyoruz, sonrasında San Pietro Bazilikasına giriyoruz.


Vatikan Muhafızları

Vatikandan kart atarken

Dışarı çıkınca meşhur vatikan muhafızlarını görüyoruz, ve Vatikan postanesini. Geleneklere uymak için henüz doğmamış kızımıza oradan bir kart atıyoruz.


Bundan sonra okları takip ederek Vatikan Müzesine gidiyoruz. Burada en çok Sistine Şapeli'ni merak ediyoruz. Girerken benim gözüm korkuyor açıkcası, okuduğum her kaynak müzenin çok büyük olduğunu, km'lerce yürümek gerektiğini söylüyor. Ben hamile halimle çok da yorulmak istemiyorum açıkcası. Ama daha müzeye giden yokuşta bile yoruluyorum.
Girişin 16 Euro olduğu bu müze her gün açık. 9'da açılan müze 6'da kapanıyor ama içeriye en geç 4'de girebiliyorsunuz. İçeriye sırt çantası, şemsiye vs gibi şeyler alamıyorsunuz ama bunun için vestiyer var. Buraya girerken kılık kıyafet kurallarına uymak gerekiyor. Kısa etek, şort şapka vs ile girilmiyor. İçeride fotoğraf çekmek serbest ama Sistine Chappel'de yasak. 
Biletimizi alıp eşyalarımızı vestiyere bıraktıktan sonra müzeyi gezmeye başlıyoruz. Gerçekten çok büyük ama etkileyici. Müzeyi belli bir sırayı takip ediyoruz ama bazı yerlerde kısa yollar var. Biz bir yerde ben yorulduğum için bir kısa yola giriyoruz. Ama o da ne! Bizim girdiğimiz kısa yol Sistine Şapelinden geçmiyormuş! Bunun üzerine müzeyi bir kez daha dolaşmaya başlıyoruz. Bu sefer sistine Şapeline ulaşmayı başarıyoruz. Çok etkileyici!!

Buradan çıktığımızda çok çok yorgunuz artık. Bir yere oturup yeniden kahve içiyoruz. Sonra da Trambus 110'un durağına gidiyoruz. Otobüs biraz beklettikten sonra geliyor.

Bundan sonraki amacımız Via del Corso'da otobüsten inip oralarda yürümek. Via del Corso, bir ucu Popoyo Meydanı bir ucu Venedik Meydanı olan, turistlik, hareketli bir cadde. Biraz buralarda dolaştıktan sonra Trastevere'ye gitmek üzere yeniden otobüse biniyoruz.

Otobüsün 4. durağında yani Bocca Della Verita durağında inip nehrin karşı tarafına geçiyoruz. Trastevere akşamları hareketli olan, bol bol restaurant ve bar barındıran keyifli bir bölge. Yine kış olduğu için etraf çok kalabalık değil. Önce yürüyerek Santa Maria Bazilikasının oraya gidiyoruz, sonra da karanlık sokaklardan geçerek merkeze varıyoruz. Hediyelik eşyacıları geze geze yemek yiyecek bir yer arıyoruz.

En son bir yere karar verip oturuyoruz, son derece keyifli bir gece geçiriyoruz. Ama nedense o geceye ait fotoğraf da yok fazla detay da...

Dönüşte otobüse binip Termini'ye oradan da otele... 

20 Ocak 2013 Pazar

Roma (Floransa) 2. Gün : 2 Aralık 2012

Roma'daki 2. günümüzü Floransa'da geçirmeye taa Eylül ayında karar vermiştik. Daha önce de yazmıştım: Floransa için tren biletini http://www.trenitalia.com/ 'dan aldık. 2 Aralık için bileti 18 Eylül'de almışız. Tabii ucuz olması için. Gidişi kişi başı 9 Euro, dönüşü kişi başı 19 Euro'ya almışız. Termini-havalaanı arasında çalışan tren biletinin bile 14 Euro olduğunu düşünürsek bu gayet iyi bir ücret. Yol 1,5 saat sürüyor, tren oldukça konforlu.

Biz Pazar günü gittik, belki de o yüzden ucuza geldi biletler. Ancak Pazar günü gitmenin dezavantajı da Kilise gibi yerlerin öğleden sonra açılması. Floransa'nın en populer yeri  Doumo Katedrali. Mesela burası da Pazar günleri 13.00'de açılıyor.

Biz sabah 7.45 treni ile gittik. Bir gün önceden paket yaptırdığımız pizzaları otelde yedikten sonra Termini'ye gittik. Orada da bir kahve içip treni bulmaya gittik, ama bizim tren hiç bir yerde yazmıyor. Meğer Floransa son durak olmadığı için Floransa'nın adı yazmıyormuş, son durak neresiyse orası yazıyormuş. Neyse nihayet bulduk treni. Yola çıktık. 09.15'de Floransa'daydık.

Floransa çok küçük bir yer. Ama yine de 2 tane durak varmış. Şehir merkezinde olan SMN İstasyonu. İstasyonun hemen yanın Santa Maria Novella Kilise'si var. Ancak pazar sabahı olduğundan biz buraya giremedik. Aynı yerde turizm ofisi de var, oradan bir harita edindik.

Pazar sabahı Floransa boş...
Buradan Doumo Meydanına doğru yürümeye başlıyoruz. Meydan İstasyondan 700 metre uzaklıkta. Katedral sokak aralarından bile gözüküyor. Meydana gittiğimizde Doumo Katedrali, Floransa Katedrali, Kubbe vs gibi isimlerle daha önce bloglarda okuduğum devasa katedrali görüyoruz. Meydan boş, katedral kapalı.


- Yazıyı 20 Ocak 2013'de yarım bırakmışım, Haziran 2014'de yani neredeyse 1,5 yıl sonra devam ediyorum. Gittiğimizde 7 aylık hamileydim, şimdi 15 aylık bir kızım var, o yüzden bazı şeyleri atlayabilirim- 

Katedral kapalı olduğundan yönümüzü eski köprü olarak bilinen Ponte Vecchio'ya çevirdik. Oraya giderken önce Piazza della Repubblica meydanını görüyoruz. Atlı karıncalar vs kurmuşlar. Yukarıda fotosu olan caddelerden (Via del Calzaiuoli) yürüyoruz. Piazza della Repubblica civarındaki caddeler alışveriş için mağazaları ve çevresindeki otelleri ile son derece turistlik zaten. Burası da Republic meydanının paralelinde kalan caddelerden.
Signoria meydanındaki heykeller

Bu caddenin sonunda Piazza Della Signoria meydanına ulaşıyoruz. Bu signoria meydanı, heykelleri ve Vecchio Sarayı ile meşhur. Meydanda biraz vakit geçirip fotoğraf çektikten sonra yolumuza devam ediyoruz. Bu meydanın yanında meşhur Uffizi galerisi var. Bizim sanatla ilgimiz olmadığından ve şehirde sadece bir günümüz olduğundan buraya da girmeden yolumuza devam ediyoruz.

Ponte Vecchio
Galeriden devam edince nehir kenarına çıkıyor yol. İleride Eski köprü diye bilinen Ponte Vecchio gözüküyor. Köprünün üzerinde bir dolu dükkan var. Genelde kuyumcu, hediyelik eşyacı.... Ama köprünün üstündense dışı daha güzel bence. Nehir kenarından bir çok fotoğrafını çekerek ilerliyoruz.


Ponte Vecchio'dan geçip biraz sokaklarda oyalanıyoruz. Pitti sarayı müzelerinin olduğu meydana gidip oradan geri dönüyoruz,bir cafede oturup kahve içip tiramisu yiyoruz.
Floransanın bir dolu köprüsünden biri

Yeniden köprü üzerinden geçip meşhur Davut heykelini görmek için akademi galerisine gitmeye karar veriyoruz. Floransa güzel sanatlar akademisi için yeniden Doumo'nun önünden geçip daracık sokaklardan geçiyoruz.


Accedemia, diğer müzeler gibi pazartesi günleri kapalı, diğer günler 8.30-19.00 arası açık. Giriş ücreti 6,5 Euro. Kapıda x-ray'den geçmek için sıra bekleyebilirsiniz. İçeride dar bir alanda 2 tane bilet gişesi var. Orada da sıra olması çok muhtemel. Biz aralık ayında gitmemize rağmen beklemiştik. O yüzden biletlerinizi online almanızı tavsiye ederim. 
Galeri güzel, david heykeli gerçekten çok etkileyici. Boyut olarak bizim için ideal. Gezeceğim diye canın çıkmıyor, tam sıkılacakken müze bitiyor :) İçeride fotoğraf çekilmediği için buraya ait foto koyamıyorum.

Buradan çıkınca aç karnımızı doyurmak ve hamile bacaklarımı dinlendirmek için kapısında set menüsü olan bir yere oturuyoruz. Buca Niccolini, set menüsü ile bizi oldukça tatmin ediyor. Ne yazık ki ne yediğimizi ve fiyatını hatırlamıyoruz.
Doumo Katedrali
Yemekten sonra artık büyük katedral açılmıştır diye oraya gidiyoruz. Zaten zannediyorum Floransa'da bütün yollar katedrale çıkıyor :)

Hala açılmamış ama önündeki meydanda oyalanırken kapılar açılıyor, sıra hızla eriyor ve içeriye giriyoruz. Biz sadece girişin ücretsiz olduğu Katedrale giriyoruz. Eğer istenirse 10 Euro karşılığında kubbesine, müzesine vs gidilebiliyor. Burası sanırım Avrupa'nın en büyük, Dünya'nın ise 3. büyük katedrali.

Katedralden çıktıktan sonra yine kendimizi sokaklara vuruyoruz. Boş boş gezinirken bir pazar ile karşılaşıyoruz.


Floransanın içinde yürürken de küçük küçük standların olduğu yerler görüyoruz. Bir nevi maltepe pazarı havasında. Buralarda da cüzdanlar, hediyelik eşyalar, tişörtler vs satılıyor. Biraz da oralarda vakit geçiriyoruz.

Yeniden sabah geçtiğimiz Via del Calzaiuoli caddesine çıkıyoruz. Meğer bu cadde epey hareketliymiş :) Dükkanlara gire çıka dolaşıyoruz. Yeniden nehir kenarına gelince bu sefer başka köprünün üzerinden geçip Eski köprüyü nehirden çekiyoruz.

Başka köprünün üzerinden Eski Köprü

Sokaklarda dolaşmamız bitince yeniden kendimizi Doumo'nun önünde buluyoruz. Artık güneş batıyor. Bizim trenimize daha var. Tren 17.40'da kalkacak. Ben oldukça yorgunum, bir an önce trene binmek istiyorum.

İstasyonun (Santa Maria Novella- SMN) önünde bir tane McDonalds buluyoruz. Orada oturup bir şeyler içip tren saatini bekliyoruz.

Tren saati geliyor, bu trenler gerçekten çok konforlu. Trene binip 19.15'de Roma'da oluyoruz. Bizden 2 dakika sonra ise ablamlar Venedikten geliyorlar. Termini'de buluşuyoruz.

Otele uğrayıp yürüyerek aşk çeşmesine gidiyoruz önce. Fotoğraf molasından sonra bir şeyler içmek için (ahhh ben hamile olmasaydıııım) Piazza Navona'ya gidiyoruz. Yaklaşmakta olan yılbaşı için buraya pazar kurulduğunu duymuştuk, ama çinden gelen oyuncaklardan ve klasik turistlik hediyelik eşyadan fazlası yok. Yağmur da şakır şakır yağıyor. Yazın burası ne kadar keyifli olur diyoruz.


Yağmurda meydan

Taksiye atlayıp otele dönüyoruz. Gün bitiyor...




10 Ocak 2013 Perşembe

Roma 1. gün: 1 Aralık 2012

Sabah Ankara'dan İstanbul'a uçağımız 9.20'de. Roma uçuşumuz ile İstanbul uçuşumuzu ayrı ayrı aldığımızdan kayıtlarda bağlantılı uçuş değil, o yüzden biraz erken gidiyoruz ki bagajımız bağlanabilsin. Uzunca bir uğraşmadan sonra ancak manuel bağlayabiliyorlar. O yüzden Roma'ya varana kadar bagajlarımızın da bizimle birlikte uçakta olduğundan emin değiliz.

İstanbul'a gittikten sonra Lounge'a giriyoruz, ve sabah erken olmasına rağmen sabah kahvaltısı-öğle yemeği vs ne var ne yoksa yiyoruz. Malum uçuşta ikram yok. Zaten uçakların arasında çok vakit yok, 12'de Roma ucağı kalkıyor.

Ucuş neyse ki kısa. 2 saat 15 dakika gibi bir zamanda, yerel saatle 13.20'de iniyoruz.

Pasaport kontrol gördüğüm en hızlı kontrol. Hiç soru sormuyor otomatik bir şekilde damgayı basıyorlar. O yüzden çok erken çıkıyoruz.

4 kişi olduğumuzdan havaalanı (Fiumicino) - şehir arasındaki taksi ile ulaşımı sağlarız diye düşünüyoruz. Ancak indiğimizde kapıda bir dolu taksi şoförü karşılıyor bizi. "Nereye hemşerim, götürelim" falan diyorlar. Güven vermiyor. Termini'ye kadar 48 euro olduğunu duymuştuk. Biri diyor ki taksimetre açarım, diğeri diyor ki bagajlara ayrı para alırım, kimi bende fix ücret 65 Euro. Kazıklanacağımızı hissedip hadi otobüse binelim diyoruz.

Otobüs şansımıza hemen kalkıyor ve kişi başı 5 Euro. (Bunun 6-7 Euro olanları da varmış, biz ilk denk gelene biniyoruz) Mesela bu linkteki böyle bir otobüs. Tren seçeneğinden haberdarız ama şehri görerek gitmek istiyoruz ve tren kişi başı 14 Euro.

Yaklaşık 45-50 dakika sonra Termini'ye varıyoruz. Otele gidip yerleştikten sonra ablamları Venedik'e uğurlamak üzere yeniden Termini'ye gidiyoruz. Çok vakit yok, o yüzden Termini istasyonun üst katında makarna yiyoruz. Yanlış hatırlamıyorsam 4 kişi 30 Euro civarında bir para veriyoruz, makarna ve içeceklere.

Ablamları yolladıktan sonra otelin çevresinde biraz dolaşmaya karar veriyoruz. Via Nazionale caddesinden aşağıya doğru yürüyoruz. Bir süre sonra ben yoruluyorum, kahve içmek istiyoruz. Ama kahveciler diyarı İtalya'da kahveci bulamıyoruz. Caddenin nispeten daha az hareketli yerlerine gelmişiz. Haritaya göre sağ tarafımızdaki yokuşu çıkınca Quirinale diye bir meydan var. Orada kahveciler vardır. O yokuşun sonunda bomboş bir meydan olması epey hayal kırıklığı. Burası cumhurbaşkanı'nın köşkünün olduğu yermiş. Detaylı bilgi için bkz.

Sonra küçük bir büfede kahvemizi içip otele dönüyoruz. Ama saat daha erken. Biraz dinlendikten sonra yeniden çıkmaya karar veriyoruz.

Bu sefer farklı bir güzergahtan Via Barberini üzerinden ispanyol merdivenlerinin oraya gidelim diyoruz. Küçüçük ara sokaklar var. Hiç tekin gözükmüyor, ama aslında tek problemi ıssız olması.



Piazza Barberini'ye gidiyoruz. Bu meydan da beklentilerimizi karşılamıyor :) Roma'da aklınızın karışabileceği her noktada yayalar için yol tabelaları var. Gerçekten nerelere koymaları gerektiğini iyi tespit etmişler. Aşağıda bu tabelalara örnek var. Görüntüyü google maps'den aldım.


Bu tabelaları izleyerek Piazza Barberini'den İspanyol merdivenlerine doğru yürüyoruz. Via Sistina üzerinden yürüyoruz ve bu caddede bir çok küçük sevimli dükkan var. Küçük ama hareketli bir cadde. Bu yolun sonunda ise meydanımsı bir yere çıkılıyor. Aslında vardığımız yer İspanyol Merdivenlerinin üst tarafı. Burada seyyar satıcılar, sokak ressamları vs var. Biz hava karardıktan sonra gittik. Her taraf o kadar ıssızken merdivenlerin alt tarafındaki kalabalık hayret ettirdi bizi.

İspanyol merdivenlerinde klasik turist pozları çektikten sonra Condotti Caddesinden kalabalığı takip ederek yürümeye başladık. Burası pahalı mağazaların bulunduğu cadde. Tahmin edersiniz ki hiç birine girmedik. :)

Buradan Via Del Corso'ya döndük. Burada daha makul mağazalar var. Yine haritaları bir kenara bırakarak Aşk Çeşmesine kahverengi tabelaların yardımıyla gittik.

Aşk çeşmesi çok güzel. Neden hem gündüz hem gece görülmesi gerektiği söyleniyor aşikar.

Artık bir pizza yemenin vakti geldi diye düşünüp o civarda gr'la pizza satan bir yere girdik. 2 dilim pizza istediğimizi sanıyorduk ama garson 4 tane kocaman dilimi kafamıza fırlattı. Birer içecek ve yaklaşık 900 gr pizza'ya 25 Euro verdik. Ancak hepsini bitiremediğimizden zorla da olsa garsona kalanı paket yaptırmayı başardık.

Buradan da yürüyerek yine otele gittik ve ilk gün bitti. Yarın Floransa...


Roma'ya gitmeden önce

En erken aldığımız uçak bileti Roma'nınki oldu sanırım. Aralık ayında gideceğimiz seyahat için taaa Nisan ayında biletlerimizi aldık. Aman yok, bir daha binmem Pegasus'a dedikten sonra Nisan ayındaki Pegasus kampanyasına dayanamadık. 2 kişi İstanbul-Roma gidiş dönüş biletlerimizi 350 TL civarında bir paraya aldık. Ankara -İstanbul bağlantısını ise yine 130 TL'e hallettik. Yaklaşık 500 liraya biletlerimiz tamamdı.

Pegasus genelde öğlen uçuyor, Ankara'dan gideceğimizi de düşünerek bu saatler bizim için makul oluyor. Sabah 7'de evden çıktık. Oranın saati ile 13.20'de Roma'daydık. Dönüşte ise uçağımız 14.40'daydı. Otelden 11.30'da çıktık.

Oteli ise daha geç aldık. Bu sefer Orbitz yerine booking.com kullandık. Nisan ayında uçak biletlerini alırken bilemeyeceğimiz bir şeyi biliyorduk artık, ben seyahat tarihinde  7 aylık hamile olacaktım! O nedenle ücretsiz iade yapabileceğimiz bir otel arıyorduk. Uzun uzun inceledikten sonra IQ otele karar verdik. Booking.com puanı 8.9'du. Yeri iyiydi (Termini bölgesine ve ana güzergahlara yakın, opera binasının karşısında). Modern ve yeni görünüyordu. Fiyatı da normaldi. 2 kişi kahvaltı hariç ve iade garantisi ile 1100 TL'e aldık (yanlış hatırlamıyorsam 460 Euro) Roma'da oteller ayrıca vergi alıyorlar. gecelik kişi başı 3 Euro. Bunu bazı oteller nakit alıyormuş ama bizimki kredi kartıyla aldı. Kahvaltıya ise kişibaşı 10 Euro verdik ve son derece başarılı bir kahvaltıydı. Otelden çok memnun kaldık. Tavsiye ederim.

Beraber gittiğimiz ablamlar ilk gece Venedik'e gitmeye karar verdiler. Ben uzun yolu göze alamadım hamilelik durumundan ötürü. En azından ilk gece otelde dinlenmek istedim. O yüzden biz de gittiğimizin ertesi günü Floransa'ya gitmeye karar verdik. Böylece ablamlarla onların Venedik bizim Floransa turumuz sonrası yine Roma'da buluşabilecektik.

Floransa için tren biletini http://www.trenitalia.com/ 'dan aldık. 2 Aralık için bileti 18 Eylül'de almışız. Tabii ucuz olması için. Gidişi kişi başı 9 Euro, dönüşü kişi başı 19 Euro'ya almışız. Termini-havalaanı arasında çalışan tren biletinin bile 14 Euro olduğunu düşünürsek bu gayet iyi bir ücret. Yol 1,5 saat sürüyor, tren oldukça konforlu.

Son hazırlığımız ise vize oldu. İtalya vizeleri idata aracılığı ile veriliyor. Klasik vize süreci. Biz sabah 8.30 gibi gittik, 4 kişi 40 dakika sonra falan işimiz bitmişti. Randevu yok, sıra numarası ile. Tabi bizim kışın gittiğimiz göz ardı edilmesin. Yüksek sezonda uzun sıralar olabilir. Yaklaşık 1 hafta sonra 6 aylık çok girişli vizelerimizi aldık.

Bunların dışında ön hazırlık olarak bol bol internet kullandık. Roma Gezi rehberi başta olmak üzere tüm bloglar çok yardımcı oldu. Ve tabi google maps.

Biz 4 gece olarak planlama yaptık. 5 gün oradaydık ama uçağımız öğlen indi, öğlen kalktı. Saat bazında bakarsak tam 4 gün geçirmiş olduk. Bu günlerden birini Floransa'da geçirdik. Hem Roma hem Floransa için bu süreler gayet yeterli oldu. Ancak biz çok müze vs gezmedik. Yine de iyi bir tempoda bu şekilde bir seyahatin yeterli olacağını düşünüyorum.