19 Ağustos 2016 Cuma

2 çocuk, 9 gün, 3 şehir: Budapeşte, Viyana, Bratislava - 3. Gün


Günlerden pazartesi...
Bugün dışarıya çıkarken kafamız karışık, plansız programsız çıkıyoruz. Fünikülerin iki haftada bir pazartesi günleri bakım için kapalı olduğunu web sitesinde okumuştum. Ancak bugün açık olan pazartesi mi kapalı olan pazartesi mi bilmiyorum. Otelin kapısının önünde hop-on hop off tur satıcısını görüyoruz. O da füniküler turu satıyor. Ona soralım diyoruz ama kızcağız sattığı yerin kapalı olduğunu bizden öğreniyor. Ama öyle böyle derken bize hop-on hop off tur satıyor. (Giraffe Tour, çocuklar ücretsiz, büyükler 48 saat 6000 HUF - 60 TL)

Biz de bu tura binip önce Kahramanlar Meydanı'na gidiyoruz. Ancak giderken kızların çok hoşuna gider dediğimiz bu yolculuk canımıza okuyor, ikisi de kıpır kıpır... Buraya ulaşım aslında oldukça kolay. Metro ile direkt önüne gidilebilir. Turist otobüsü seçtiğimize pişman oluyoruz.

Kahramanlar Meydanı'nda büyük bir sütun ve iki yanında yarım ay şeklinde iki anıt var. Bunların üzerinde de bir çok heykel.

Meydanın bir yanında Güzel Sanatlar Müzesi var. Biz tabi ki burayı pas geçiyoruz, arkasında ise şehir parkı var. Burası tam bizlik. Önce Eda tramplenlerde bolca vakit geçiriyor, sonra da oyun parkında. Bu parkta ayrıca Szenhenyi Termal havuzu da var. Burası da turistlik bir yer, ancak termal sular küçük çocuklara uygun olmadığı için biz girmemeyi tercih ediyoruz.
Budapeşte Şehir Parkı
Parkın içindeki bir cafede bir şeyler içtikten sonra yeniden hop on hop off otobüsle kaleye doğru gidiyoruz. Kale tahmin edileceği gibi tepede. Aslında füniküler tercih etmemizin nedeni de hiç tırmanmadan kaleye çıkabilmekti. Ancak hop-on'cu satıcı bize kalede asansör olduğunu, o nedenle tırmanmadan kaleye çıkabileceğimizi söyledi. İlk asansör içimize sular serpse de ikinci asansörün arızalı olması canımızı çıkardı diyebilirim. 11 kilo bebek kucağımda kangurusunda, 17 kiloluk olan pusetinde uyuyor...

Eğer Füniküler kullanılmayacaksa ve tabana kuvvet gidilmeyecekse Matyas kilisesinin oraya giden otobüsler ile gitmek iyi bir tercih olabilir. Yanılmıyorsam 16 numaralı otobüs gidiyor ve Deak Ferenc'ten kalkıyor.
Kaleye çıkarkan kaleden Peşte tarafının manzarası
Kalenin manzarası gerçekten güzel. Hemen ilk bulduğumuz cafede soluklanma molası veriyoruz ama o mola yemek molasına dönüyor. Ortalama yemek, ortalama fiyat... Kale ile Matyas kilisesi arasındaki daha güzel seçenekler bulunabilir.

Kaleye çıkarken baygınlık geçiren anne ve halinden memnun Nil.
Kale'deki müzeler pazartesi olması sebebiyle kapalı. Sadece Picasso sergisi açık. İçeriye girerken pusetle girebilir miyiz diye soruyoruz, entresan bir yanıt alıyoruz. Eğer puset çocuk içindeyse içeriye alınabiliyor. Boş ve kapalı halde içeriye almıyorlar. E, tamam bizim çocuk içinde uyuyor zaten. Ama sonra işin entresan kısmı başlıyor, 2 yaşından küçük çocukları müzeye sadece pusetle alıyorlarmış. Bizim pusette büyük uyuduğu için küçük kangurusunda. O yüzden bizi içeriye almadılar. (web sitesinden bu kuralı kontrol ederken, kanguru da olabileceğini, ancak bebeğin yüzünün dışarıya bakması gerektiğini söylemişler)

E madem öyle dedik, biz de yönümüzü Matyas Kilisesine çevirdik. Yol bir yerde çatal oluyor, o çatalın her iki ucu da kiliseye gitmekle birlikte size soldaki (Tarnok U.) tercih etmenizi tavsiye edebilirim.
Sürekli aperol, sürekli kucakta bebe, sürekli bir kart yazma hali...
Buradaki postaneden posta pulu alıp bazı dükkanlara girip çıkıp yolumuza devam ediyoruz. Aslında benim hedefim sabit, bir önceki Budapeşte seyahatinde de gittiğimiz Panoramia Cafe'ye gidip nefis manzara eşliğinde Aperol'ümü içmek.

Balıkçılar burcu

Bu hedefi tutturduktan sonra Balıkçılar Burcu'nu da geziyoruz. Ne güzel yer... Ama kucakta çoduk ile zor geziliyor.

Artık geri dönmemiz gerekiyor, ama yol merdivenli... Aslında kaptırdın mı zincirli köprü şurası. Bizim pusetle yapmamız mümkün değil. O yüzden otobüse biniyoruz. (Hop-on hop off turu kullanmak saçma geliyor)

Balıkçılar burcu mu masal diyarı mı?
Otobüs biletimiz yok, mecburen şoförden alıyoruz. Normale göre biraz daha pahalı. (Normalde tek biniş 350 HUF, otobüste alınırsa 450 HUF) Makinalardan geçerli hale getiriyoruz, bir iki durak sonra da kontrol oluyor zaten.

Balıkçılar Burcuna giderken meydan. Sol tarafımız kilise

Entresan Eda hala uyuyor! Kız Budapeşte'nin yarısını göremeden dönecek. E o uyuduğu için Nil hep kucakta. Tek pusetle çıkmak için yanlış bir gün seçmişiz.

Otobüs bizi evimize yakın bir yerde indirince önce eve uğrayalım diyoruz. Eve uğra, dinlen vs derken saat bakıyoruz ki 6'ya geliyor! Hızlıca çıkıp bir öndeki gün gidemediğimiz Dohany Sinagog'una gidiyoruz. Evimize yakın diye araba vs almıyoruz, küçük yine kanguruda.

Avrupa'nın en büyük sinagogunda öldürülen Yahudiler için hatıra ağacı



Sinagog'un içi

Sinogun bahçesinde temsili olarak ölenlerin mezar taşları

Yine ölenler için hatırat. Tüm ölüm tarihleri 44-45

Avrupa'nın en büyük bu sinagogundan ben pek bir şey anlamıyorum açıkcası. Çok etkilemiyor beni. Prag'taki yahudi mahallesi daha güzeldi bence. Belki de Budapeşte standartlarına göre epey pahalı olmasıdır beklentimi karşılamayan. Cumartesi günleri kapalı sinagog, web sitesinden günler kontrol edilebilir. Güzel ama küçük bir bahçesi var.

Yüksek tripadvisor puanlı Gringos Amigos
Buradan çıkınca otele dönüyoruz, arabayı alıyoruz ve daha önce bir blogta güzel olduğunu okuduğumuz ve otelimize gerçekten 3adım olan meksika lokantasına gidiyoruz: Gringos Amigos. Burası aslında bir fast foodcu. Subway gibi şundan koy bundan koy şeklinde kendiniz oluşturuyorsunuz. Fiyatlar uygun, lezzet beklediğimin bir-iki tık altında.

Ufak bir sorunumuz var, ben mayomu almayı unutmuşum, ama ertesi gün havuza gitmeyi planlıyoruz. O yüzden mağazaların olduğu turistik cadde Vaci U.'ya gidiyoruz. Yine boydan boya mağazalara baktıktan sonra elimiz boş şehir turu atmaya başlıyoruz.

Bir çok yerin gece görüntüsünü nehir turu sırasında görmüştük, ama Aziz Istvan Katedrali içerde kaldığı için orayı görememiştik. Oraya doğru gidiyoruz. Katedralin hemen altında masalar var, orada oturup bir şeyler içelim diyoruz. bu keyifli yerin adı Platz.  Eda meksika lokantasında az yemişti, o aç. Ona bezelye çorbası söylüyoruz, lezzetli. Biz klasik bira ve aperol ile geceyi tamamlıyoruz.

Gecenin sonu katedralin ışığı altındaki mekanda

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder