30 Mayıs 2016 Pazartesi

Yeniden Roma (Çocuklarla) - 2. Gün : 15 Mayıs 2016

Sevgili kızım Eda, bu satırları bir gün okursan diye yazmak istedim. Roma'daki 2. günümüzde Pazar sabahı 4.45'de uyanmanın intikamını bir gün alacağım.
Roma'daki evimizde kahvaltı. Nil için portatif mama sandalyesi götürdük. Çok faydası oldu. 

Sabahın kör karanlığında uyandıktan sonra bari Nil biraz daha uyusun diye Eda'yı oyalamaya çalışıyorum. Saat 7'de ise maaile kahvaltımıza çoktan başlamış durumdayız.

Bugünün planında Kolezyum var. Sonrasında ise hayvanat bahçesi.

İspanyol merdivenlerinin önündeki çeşme. Arkada tadilattaki merdivenler var. Edanın sağında ise metro durağı.

Kolezyuma gitmek için önce Spagna metro istasyonuna gidiyoruz. Pazar sabahı, 8.30. Sokaklar boş. Metro istasyonu girişinden 48 saatlik Roma Pass kartımızı alıyoruz. 2 tip Roma Pass var. Bir tanesi 3 gün geçerli, 2 müze bedava ve 3 gün süresince tüm ulaşım dahil. Diğeri yani bizim aldığımız ise 48 saat geçerli ve 1 müze bedava. İlk kartta 3 gün pzt-salı-çarşamba gibi 3 takip eden gün, saat hesabı yapılmıyor. Bizim aldığımızda ise ilk aktive edilmesinden sonra 48 saat süresince kullanılabiliyor. Çocuklara roma pass almıyoruz, bizim kartların ise tanesi 28 Euro.

Kartımızı istasyon girişinde aldıktan sonra önce Termini'ye gidiyoruz, oradan aktarma ile Kolezyuma. Aslında otobüs ile gelmekti planımız ama meğer maraton varmış o gün. İsabet olmuş otobüs kullanmamamız.
Sabah 9'daki Kolezyum sırası arkadaki küçük insanlardan tahmin edilebilir. 

Roma Pass kart sahiplerinin girdiği sıra atlama sırasına giriyoruz. Bu sıra bilet alanların sırası kadar uzun. Ama hızlı ilerliyor. Bu arada sabah daha saat 9.

X-rayden geçip içeriye giriyoruz. Kızlar için bilet sormuyorlar. Kolezyumu yarım yamalak geziyoruz, sadece ilk katını. Üst katlara çıkmıyoruz. Güneş birden yakıcı oldu, Nil kucakta eda huysuz. Gördüğümüz kar deyip 1 saat sonra kolezyumdan ayrılıyoruz.



10.30'da Kolezyumun yanındaki sıra artıyor. Sabah buraya 9 gibi gelmek lazım

Yürüyerek otele doğru gidelim diyoruz. Bu arada yollar kapalı ve maraton yüzünden yollar epey kalabalık.
Marathon yürüyüşçüleri. 



Venezia Meydanı
Venezia Meydanına geldiğimizde epey yorulmuşuz. Eda da arabasında uyuyor. Bir kahve molası verelim diyoruz. Via del Corso'ya girmeden paralelindeki bir yol üstü kafede kahve içiyoruz.

Pantheon meydanı. İçeriye giriş yok, meydan oldukça kalabalık. 

İlk durağımız Pantheon. Ancak meydan inanılmaz kalabalık, sanırım içeri almıyorlar. Biz önüne bile yaklaşamıyoruz bu tapınağın. Oradan Navona Meydanına doğru devam ediyoruz. Meydan yine kıpır kıpır. Meydandaki 3 çeşmeyi inceliyor ve sonra yeniden via del corsoya doğru ilerliyoruz.

Navona Meydanındaki çeşmelerden biri. Burada 3 çeşme var
O sırada artık Eda uyanıyor. Yemek zamanı. Yolda gördüğümüz ve trip adviser stickeri olan bir pizzacı-paninici dikkatimizi çekiyor. Bottega Rocchi  2 dilim pizza ve börek gibi bir şey alıyoruz. Alkolsüz bira da var, ne güzel bir yer. Ama pizzalar süper değil, ortamala.

Oradan çıkınca, hedefimiz hayvanat bahçesi. Bunun için Via del corso üzerinden Largo Chici'ye kıvrılıyoruz. Hemen otobüs durakları köşede. Oradan 53,63 veya 83 numaralı otobüsü beklemeye başlıyoruz. Bu 3 otobüs de Gallery Borghese önünde duruyorlar. Bu arada bu resim galerisini de çok tavsiye ederim, biz daha önceki Roma gezimizde gezdiğimiz için ve kızlara uygun olmadığı için bu sefer gezmiyoruz.

Parkın içinden 600 metre kadar gittiğimizde Hayvanat Bahçesi karşımıza çıkıyor. Normalde sıra olmalı, çünkü bekleme yerleri ve sıramatik vs yapmışlar ama biz gittiğimizde boş ortalık. Havanın yağdı yağacak gibi durmasının etkisi sanırım.


Biletleri alırken roma pass'imizi gösteriyoruz, burada 2 Euroluk bir indirim sağlıyor. Web sitesinde bir metrede uzun çocuklardan ücret alınır deniyor ama kimse Eda'nın boyunu ölçmüyor, şöyle bir bakıyor ve 2 yetişkin için ücret alıyorlar. İndirimle toplam 28 Euro veriyoruz.



Saat 3 gibi içeri girdiğimiz için çoğu aktiviteyi kaçırmışız. 15.30'da deniz aslanlarının beslenmesi var. Oraya doğru gidip onları izliyoruz.



Eda'nın ilgisini en çok aslanlar çekiyor. Filler, zürafalar vs derken belli başlı hayvanların çoğunu görüyoruz. Hava bozuyor. Hafif hafif yağmur serpiştirmeye başlıyor, biz de çıkışa doğru hareketleniyoruz.



Aslında niyetimiz, hayvanat bahçesinden çıktıktan sonra Borghese bahçelerinde takılmak. Ancak kötü hava yüzünden park pek keyif verici değil. Yağmur bastırmadan şehre gitmek gibi bir hedefimiz var. Sabahki havaya aldandık, yağmurluk bile almadık yanımıza.

Hayvanat bahçesi parkın üst tarafında, o yüzden otobüsle gelmiştik. Dönüş yokuş aşağı. Yürüye yürüye gideriz diyoruz. kendimizi şurdan salsak, aşağısı popolo meydanı zaten (2 km civarında)

Yolda yürürken parkın içinde bir yerde aman acele etmeyelim ya, ne koşturuyoruz gel şurda bir şeyler içiyoruz ve seyahatin en anlamlı kararını veriyoruz. Zira biz içeri girdikten 10 dakika sonra bir yağmur başlıyor ki bu yağmur Ankara'da olsa yine ortaya dalgıçlar çıkardı. Bu inanılmaz yağmurun dinmesini beklerken aperoller birbiri ardına gidiyor. Pahalı da bir yer ama ne yapacaksın artık.

Yağmurun dineceğine dair bir içgüdü ile hesabı isteyip kalkıyoruz. Hala yağıyor ama demin ki şiddetinden sonra bu ancak çiselemek olur. Hızlı hızlı Spagna'ya doğru ilerliyoruz.

Eve gitmemiz gerek, üstümüzde tişörtler var. Eve giderken daha önce methini çok duyduğumuz Pastificio'ya uğruyoruz. Burası küçücük bir makarnacı. Her gün 2 çeşit makarna yapıyorlar. Oturacak yeri yok. Plastik kaplarda makarnaları veriyorlar. Ayaküstü yiyorsun. 1 porsiyon 5 Euro. Öğlen 1'de açılıyor. 3 porsiyon makarna alıp eve gidiyoruz, eve girer girmez masayı hazırlayıp yiyoruz.

Görsel internetten. 
Evde yemek yiyince bir rehavet çöküyor. Biraz oyalanıp 8'e doğru yeniden çıkıyoruz. Amaç kızları uyutmak. Ancak gecenin devamını hiç hatırlamıyorum. Yağmurlu hava yüzünden fotoğraf da çekmemişim. Hatırlayınca yazmak üzere bu yazıyı kapatıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder