24 Ocak 2012 Salı

GAP Turu 1. Gün: 14 Kasım 2010

2010 yılında Kurban Bayramı'nda hem şehirde kalmak istemedik hem de ne yapacağımızı bilemedik. Son günlere doğru seçenekler iyice azalmışken GAP turuna gitmeye karar verdik. Ankara çıkışlı turlarda adını sık sık duyduğumuz SALTUR'dan bir tur ayarladık. Plana göre 1 gece Adıyaman, 1 gece Urfa, 2 gece Mardin, 1 gece de Antep olmak üzere toplamda 5 gece 6 gün bir turdu.

Yol uzun, ilk gece saat 21.00 civarında otobüse bindik. Otobüste yer numaraları turu alma zamanına göre veriliyor. Biz son dönemde aldığımız için en arkanın bir önünde oturuyoruz. Yanımızda bir abla kardeş, ile bir orta yaşlı çift oturuyor. (Meğer bu ailenin bizim yaşlarımızda bir kızı varmış, o da önde oturuyormuş) Otobüsün arkası tangır tungur, acayip soğuk, rehberimizin de pek umrunda değiliz açıkcası. Otobüsün geneli orta yaşlı, eyvah diyoruz biz ne yaptık.

Otobüs dolar dolmaz  rehberimiz anlatmaya başlıyor neler yapacağımızı. Daha doğrusu neler yiyeceğimizi. Sanki kültür turu değil, gastronomi turu! Her cümlesini de "aman oranın yağları farklıdır, her yemeğin yanında muhakkak soğan yiyin" demeyi unutmuyor. Boşuna demiyormuş!

Otobüsün bir kötü yanı da 2 saatte bir mola vermesi. Biz bunu rehberin çok sigara içmesine bağlıyoruz. Ama dönüş yolunda anlıyoruz ki boşuna durmuyormuş!

Uyuya uyana, pek de konforlu bir yolculuk yapmadan varıyoruz Adıyaman'a. Otelimiz Grand İsias. Odaya yerleşiyoruz, kahvaltıyı otelde yapıyoruz. biraz dinlenme molası belirlenen saatte lobide tur arkadaşlarımız ile buluşuyoruz.


İlk defa turla bir yere gittiğimiz için şaşırıyoruz, ya biz çok kalenderiz, ya da insanlar çok hassas. Turun genelinde huysuz insanlar var, ve aslında insan en yakınları ile bile 20 kişi bir yere gitse sorun çıkar. Hiç tanımadığımız bu huysuz insanlarla ne yapacağız biz bir hafta!?!

Yeniden otobüse doluşup ilk durağımız kahta'ya doğru yola çıkıyoruz. Baraj kenarındaki bir tesiste balık yiyeceğiz. Hava kasım ayına göre oldukça güzel. Tüm tur dışarda oturuyor, biz de kedilere rağmen dışarda oturmaya karar veriyoruz. Böylece tüm tur beni ilk gün tanıyor! Çünkü ben kedilerden inanılmaz korkarım. üzerime yürüdüğünü ve bana saldırdığını iddia ettiğim masum bir kedi yüzünden ben yine ayılıp bayılıyorum. Beni içerdeki bir masaya alıyorlar. Yemek fena değil.
Kahta

Oradan yeniden otobüse biniyoruz. Malum gün erken kararıyor. Konusu açılmışken söyleyeyim. GAP turuna gidecekseniz ;
1. Kışın gitmeyin, hava çoook erken kararıyor.
2. Bayramlarda gitmeyin, her taraf kapalı oluyor.
"E, 19 Mayıs tatilinde deniz güneş duruken ne işim var benim GAP'ta" derseniz, onu bilemem.

Neyse, en son otobüse binmiştik. Hedefimiz Nemrut. Karakuş tümülüsü, Cendere köprüsü gibi bilumum yerlerde durup fotoğraf çektiriyoruz. Rehberimiz bize nerenin ne olduğunu güzel güzel anlatıyor. Rehberimiz bilgi ve yöreye hakimiyeti konusunda çok iyi, ama biz müşteriyiz, o da  Saltur'un temsilcisi vs algısı yok. İşini iyi yapıyor, gerisine karışmıyor.
Nemrut'un virajlı yolları

Nemrut'a çıkan yol kötü. Güneşin batışını da kaçırmamız gerekiyor. Ama otobüste ay aman of teyzeler var. Yol virajlı diye tansiyonu arttırıyorlar. Bu arada bir noktada otobüsü terk edip minibüslerle yola devam ediyoruz.

Nemrut'ta bir fotoğraf çekimi
Artık minibüsle de çıkılamayacak yere geldik. Yolun geri kalanını yürüyeceğiz. Bu arada rehberimiz sık sık bizi uyardı. hava sıcak sanmayın, tepede güneş gidince hava buz olacak diye. Haklıymış adam. Biz oflaya puflaya yukarı çıkıyoruz. Bu arada yukarıda bahsettiğim yol arkadaşlarımızla (abla-kardeş, 3 kişilik aile) samimi olmaya başlıyoruz, nihayetinde arka dörtlü kurbanlarıyız.

Nemrut

Nemrut cidden şahane. Bayılıyorum.

Nemrut
Güneş batar batmaz da hava buz gibi. T-shirtle çıktığımız yolu polarlar, bereler ile geri iniyoruz. Girişteki çaycıda bir sıcak çay içiyoruz. Turla gitmenin dezavantajı, sürekli geride kalan birileri oluyor, ve biz sürekli bekliyoruz.

Oradan yine maceralı bir yolculuk ile Adıyaman'a geri dönüyoruz.

Akşam yemeği otelde. Tavuk ve pilav veriyorlar akşam yemeği diye. Bence sakıncası yok, ama turdakiler yine söyleniyorlar, neden yöresel bir şey vermediler diye. Haklılar galiba.

Yemekten sonra tur arkadaşları ile Adıyaman sokaklarında turlayalım diyoruz, ama adıyamanda bir numara yok. Otelin hemen yanı işportacılardan oluşan bir gece pazarı. Ama bayram yakın diye de öyle bir pazar kurulmuş olabilir, emin değilim.

Çok gecikmeden otele dönüyoruz. Ertesi gün Atatürk Barajını göreceğiz, sonra da Urfa...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder