25 Ocak 2012 Çarşamba

GAP Turu 2. Gün: 15 Kasım 2010

Fırat'la tanıştığımız yer
Sabah tur için kalk borusu çalıyor. Otelde bir kahvaltıdan sonra Adıyaman'dan ayrılıyoruz. İlk hedef Atatürk Barajı. Yol boyunca rehberimiz bize yöre ile ilgili bilgi veriyor. Keyifli bir yolculuk oluyor.


Atatürk Barajı
Atatürk barajında bir numara yok :) Su, baraj, devasa falan. Orada bir çay molasından sonra yola devam ediyoruz. Rotamız Urfa. Atatürk barajından sonra yaklaşık 2 saat yol giderek Urfa'ya varıyoruz. Bu turun olayı yol. 6 günde 2500 km yapıp evimize döneceğiz. Günlerin uzun olması da bu yüzden önemli, zira yollarda sık sık duruyoruz, bir yere uğruyoruz, fotoğraf molası veriyoruz vs, ve tabi tüm bunların keyfi gündüz çıkıyor.


Eyüp Peygamber'in Makamı
Urfaya varır varmaz önce Eyüp Peygamberin sabrettiği mağaraya gidiyoruz. Duamızı ediyoruz. Turla gitmenin dezavantajı, hızlı gezen bizler mecburen sağa sola kaybolan insanları beklemek zorunda kalıyoruz. Bu bir sıkıntıya yol açmasa da vakit kaybına yol açıyor.
Urfada herkes poşu takıyor. Hepsi de mor. Rehberimizin bunun sadece moda olduğunu söylüyor. Süleyman Demirel orayı ziyaretinde mor poşi takmış, ondan beridir herkes öyle takılıyormuş. Rehberimiz aralarda bize burada mutlaka ciğer yememiz gerektiğini, baharat almamız gerektiğini vs anlatıyor. ama bizi bir türlü yemeğe götürmüyor. Öldük açlıktan be adam!

Reşat. Harran'lı rehber.

Harran'lı Şebnem
40 dakikalık bir yolculuktan sonra Harran'a gidiyoruz. Fiyakalı bir yerel rehber karşılıyor bizi Harran'da. Reşat :) Reşat'ın anlattıklarını dinliyoruz, Harran evlerini geziyoruz. Yöresel kıyafetler giyip fotoğraf çektiriyoruz. Orada da çay molası, biraz alışveriş...

Harran

 Yaklaşık 1 saat kaldığımız Harran'dan ayrılıyoruz. Urfa'ya döneceğiz. Ve nihayet yemeeeek :) Osmanlı konuk evinde yiyoruz. Yemekler güzel ve biz deli gibi açız. Serkan acıdan gözleri dolana kadar acı yiyor. Patlıcanlı kebabı nasıl yememiz gerektiğini öğreniyoruz. (Akşam yemeğinden hemen sonra yazdığım bu satırlarda bile ay olsa da yesek dedim şimdi) Yer sofrasında bağdaş kurup yemek de zor, ama ne yapalım, burada böyle... Ayakkabıları da çıkarıyoruz tabi, ama çıkarmak istemeyene galoş da var :)
Bayram Alışverişi

Bu arada bayramdan önceki gün, arefe... Her tarafta tezgahlar ve inanılmaz bir kalabalık var.

Balıklı Göl


Yemekten sonra Balıklı göl...


Sonra Urfa çarşılarında alışveriş. Rehberimizin dediği yerden sumak, kırmızı biber, isot vs alıyoruz. Kazık yemişiz, olsun varsın. Poşiler, şallar renk renk desen desen. Urfa çarşıları hareketli. Hem turistler hem de bayram alışverişindeki yöre halkı. Serkan Urfalı bir asker arkadaşı ile karşılaşıyor.

Sonra nihayet otele gidiyoruz. Otelimiz yanılmıyorsam Grand Urfa oteli.

Urfa beklemediğim modernliği, ve insanlarının sıcaklığı ile beni çok etkiledi.


Sıra Gecesi
Otelde yemekten sonra sıra gecesi için bir yere gidiyoruz. ehhh işte...Yine de yol arkadaşlarımız vs ile eğleniyoruz.


Sıra gecesinden sonra yine Balıklıgöle gidiyoruz. Hem otobüs bizi oradan alacak. Hem de balıklı gölü bir de gece görmek istiyoruz. Gündüz tezgahların olduğu yerlerin tümü seyyar ciğerci olmuş. Otelin yakınında bir yerde sokakta gecenin 1'inde ciğer yiyoruz. Ama rehber o kadar çok tembihledi ki soğan mutlaka yiyin bağırsaklarınız bozulur diye korkumdan basıyorum ciğerin içine soğanı. Ciğer mi yedim soğan mı yedim anlamıyorum.

Gece bitiyor. Otele dönüyoruz.

Böyle yol turlarının en güzel yanı kısa zamanda çok şehir görmek. Kötü yanı ise her gece ayrı otelde kalma yüzünden bir türlü yerleşememek. Bavulları hiç boşaltmadığımızdan toplamak da dert olmuyor.

Ertesi gün Diyarbakır ve Mardin'e gideceğiz.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder